İşverence işçiye ödenen ücretin ödenmesi sırasında, işçinin mükellefi olduğu gelir ve damga vergisi ile sigorta prim borçlarının, kaynaktan yatırılması kuralı gereğince, işverence ödemeler sırasında kesilerek ilgili kurumlara yatırılmasının zorunlu olduğu- İşveren tarafından eksik ödenen ücretin ilamla brüt olarak tespit edilmiş olması halinde de, ödeme hangi tarihte yapılması gerekiyor ise, o tarihte ödenecek miktar matrah alınacak ve yine o tarihteki oranların uygulanacağı- İlamla belirlenen toplam alacak matrah alınmak suretiyle takibe konulduğu tarihteki oranlar üzerinden hesaplama yapılamayacağı-
Vergi Mahkemesi tarafından idari işlemin iptaline ilişkin verilen kararın infazının istenilebilmesi için kesinleşmesi şartının aranmadığı- İlam, likit bir alacak içeren eda hükmü taşımamakta ise de, yargılama gideri ve avukatlık ücreti alacağı yönünden eda hükmü taşıdığından, bu alacaklar ve faizleri yönünden takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı-
8. HD. 19.04.2017 T. E: 2015/4660, K: 5808-
Vergi Mahkemesince verilen idari işlemin iptaline ilişkin olduğu uygulanması için kesinleşmesinin gerekmediği, asıl alacak yönünden likit olmayıp eda hükmü taşımamakta ise de, yargılama gideri ve avukatlık ücreti alacağı yönünden eda hükmü taşıdığından, bu alacaklar ve faizleri yönünden takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı-
Aynı sebep ve aynı ilamdan kaynaklı alacakların aynı takip dosyası üzerinden ek takip talepnamesi verilmek suretiyle tahsili mümkün iken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın, ayrı takip başlatmasının usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil edeceği-
Takip konusu ilam hakkında tehiri icra kararı alındığı, ilamın bozulduğu bozmadan sonra verilen karar ile takibe devam edildiği, borçlu Kuruma borç muhtırasının tebliğ edildiği görülmüş olup, 6552 sayılı Yasa ile "kuruma aleyhine icra takibi yapılmadan önce müracaat zorunluluğunu" getiren yasal değişikliğin, 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, Yasa'nın yürürlük tarihinden önce takipte takip şartına ilişkin bir yasal düzenlenme olmadığından, şikayetin reddi gerektiği
Borçlunun takibe konu ilamda belirtilen nafaka alacağı dışında, ilamda yer almayan talepler yönünden borçlu olmadığına ilişkin iddiasının, ilama aykırılık şikayeti niteliğinde olduğu ve kamu düzenine ilişkin bu şikayetin süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği-
Devlet bankalarının takip konusu yabancı parayla açılmış yıllık mevduata fiilen uyguladıkları en yüksek faiz oranlarının, ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınmak suretiyle ve yıl 365 gün kabul edilerek yapılacak hesaplamaya göre sonuca gidilmesi gerektiği-
İlamda hükmedilen vekalet ücreti, lehine hükmedilen iş sahibine ait  olduğundan ve Av. Kan. mad. 164, iş sahibi ile vekili arasındaki iç ilişkiyi düzenlenmekte olduğundan, borçlu İdarenin, vekalet ücreti borcundan ödeme yaparken gelir vergisi kesintisi yapmasının isabetsiz olduğu- Ödeme takipten sonra yapıldığından icra masrafları, icra vekalet ücreti hesaba eklenerek ve borçlu idarenin harçtan muaf olduğu da gözönüne alınarak, muhtıra tarihi itibari ile bakiye borcun gerektiğinde bilirkişi marifetiyle tespiti gerekirken, Gelir Vergisi Kanunu mad. 94 uyarınca, %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılarak hesaplanan bilirkişi raporuna itibar edilmesinin hatalı olduğu-
Borçlu vekili, müvekkili aleyhine yapılan takipte, taşınmazdan tahliyesinin talep edildiğini, ancak diğer hissedarların takibe açıkça muvafakat etmediklerini dilekçe ile bildirdiklerini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece şikayetin reddine karar verilmişse de; somut olayda el atmanın önlenmesine ilişkin ilama dayanılarak borçlu hakkında ilamlı icra takibi yapıldığı, söz konusu ilamda belirtildiği üzere takip konusu taşınmazın miras bırakan Z. Y. adına kayıtlı olduğu, takip alacaklısının miras bırakan Z. Y.'nin mirasçılarından olduğu, ancak diğer mirasçılar 31.07.2014 tarihli dilekçe ile .... İcra Müdürlüğü'ne başvuruda bulunarak "takibin devamına muvafakatları olmadığını" bildirdiklerinden bu durumda iştirak halinde mülkiyet sahiplerinin muvafakatlerinin bulunmadığı değerlendirilerek "şikayetin kabulüne" karar verilmesi gerekeceği-