İcra emrinin borçlu asile tebliğinden sonra borçlu vekilinin yasal süresi içinde icra mahkemesine başvurarak ‘tebligatın asile gönderildiğinden bahisle icra emrinin iptali yanında, takibin esası ile ilgili itirazlarının da ileri sürmüş olması halinde adı geçenin artık ‘tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptaline’ talep etmesinde hukuki yararının bulunmayacağı–
Tavzih yolu ile hüküm değiştirilemeyeceğinden, mahkemece tavzih kuralları aşılarak, karar tümden değiştirilmek suretiyle yeni bir karar verilemeyeceği ve daha sonra bu karara dayalı olarak ilamlı takip yapılamayacağı–
Mükerrerlik iddiasının kamu düzeni ile ilgili olmaması nedeniyle, ancak borçlu tarafından ileri sürülmesi halinde incelenebileceği; mahkemece doğrudan doğruya inceleme yapılarak “takibin mükerrer olduğu” gerekçesiyle “takibin iptaline karar verilemeyeceği-
İlamların infaz edilecek kısmının “hüküm bölümü olduğu”; hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, bu nedenle icra hakiminin, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı–
Mahkeme kararında hükmedilen alacağa yürütülecek faizin temerrüt veya ticari temerrüt faizi (avans faizi) olduğu belirtilmeksizin karar verilmesi veya kanuni faiz (yasal faiz) uygulanması şeklinde karar verilmesi halinde, bundan anlaşılması gerekenin; 3095 sayılı kanunun 1. maddesinde belirtilen ‘kanuni (yasal) faiz’ olduğu, böyle bir durumda alacağın niteliğine bakılarak yorum yolu ile ‘ticari faiz’ uygulanamayacağı–
Takip dayanağı ‘ilam’da hükmedilen alacağın (tedbir nafakasının, inkar tazminatının, maddi/manevi tazminatın, birikmiş nafaka farklarının vs.) ya da ‘ara kararı’ ile hükmedilen birikmiş nafaka alacağının faizinin ne zaman başlayacağının belirtilmemiş olması –yani; ‘faizin başlangıcı’ hakkında ilamda bir hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği; ancak hükmün infazı için kesinleşme gereken hallerde faizin, ilamın kesinleşme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı–
Bütçe Kanunlarında yer alan –ilama bağlı borçlar hakkındaki- faiz oranlarının –Beledeyie, TC. Ziraat Bankası, SSK, Toplu Konut İdaresi, İSKİ, Vakıflar Genel Müdürlüğü, TEDAŞ gibi- Genel Bütçeye dair olmayan ve Katma Bütçeli İdare konumunda bulunmayan kuruluşlar hakkında uygulanmayacağı–
İİK. 58/3 ve 41 uyarınca; ilamda hükmedilen yabancı para alacağının Türk parası karşılığının, hem ‘takip talebi’ hem de ‘icra emri’nde gösterilmesinin zorunlu olduğu–
Boşanma ilamı ekinde hükmedilen nafakanın genel haciz yoluyla takibe konu edilmesi ve borçlu tarafça bu takibe itiraz edilmesinden sonra, icra mahkemesince verilecek olan ‘itirazın kaldırılması’ kararında, borçlu aleyhine inkar tazminatına hükmedilemeyeceği–