MK. 169 uyarınca hükmedilen nafakanın (tedbir nafakasının) boşanma kararının kesinleşmesi ile sona ereceği–
Takip dayanağı ‘ilam’da hükmedilen alacağın (tedbir nafakasının, inkar tazminatının, maddi/manevi tazminatın, birikmiş nafaka farklarının vs.) ya da ‘ara kararı’ ile hükmedilen birikmiş nafaka alacağının faizinin ne zaman başlayacağının belirtilmemiş olması –yani; ‘faizin başlangıcı’ hakkında ilamda bir hüküm bulunmaması halinde, karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği; ancak hükmün infazı için kesinleşme gereken hallerde faizin, ilamın kesinleşme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı–
Aleyhinde hüküm kurulmamış olan borçlu hakkında bu ilama dayalı olarak icra takibi yapılamayacağı–
İİK’nun 58/1 maddesine göre; takip talebinde alacaklı asilin adresinin gösterilmesinin zorunlu olduğu, aynı zorunluluğun İİK’nun 41. maddesi uyarınca ‘icra emri’ için de geçerli olduğu, ancak takip talebine ekli vekaletnamede alacaklının açık adresi mevcut olduğunda, takip talebinde alacaklı asilin gösterilmemesinin takibin ve icra emrinin iptaline neden olmayacağı–
Bütçe Kanunlarında yer alan –ilama bağlı borçlar hakkındaki- faiz oranlarının –Beledeyie, TC. Ziraat Bankası, SSK, Toplu Konut İdaresi, İSKİ, Vakıflar Genel Müdürlüğü, TEDAŞ gibi- Genel Bütçeye dair olmayan ve Katma Bütçeli İdare konumunda bulunmayan kuruluşlar hakkında uygulanmayacağı–
İcra emrinin borçlu asile tebliğinden sonra borçlu vekilinin yasal süresi içinde icra mahkemesine başvurarak ‘tebligatın asile gönderildiğinden bahisle icra emrinin iptali yanında, takibin esası ile ilgili itirazlarının da ileri sürmüş olması halinde adı geçenin artık ‘tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptaline’ talep etmesinde hukuki yararının bulunmayacağı–
Tavzih yolu ile hüküm değiştirilemeyeceğinden, mahkemece tavzih kuralları aşılarak, karar tümden değiştirilmek suretiyle yeni bir karar verilemeyeceği ve daha sonra bu karara dayalı olarak ilamlı takip yapılamayacağı–