İlamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemeyeceği- İlk derece mahkemesince kurulan hükümde; "Davacının davasının kabulü ile takibin davacı yönünden kısmen iptaline ve icra emrinde davacının sorumlu olacağı alacak miktarlarının ... bilirkişi raporuna göre düzeltilmesine ve takibin davacı yönünden bu miktarlar üzerinden devamına, bilirkişi raporunun karara eklenmesine" şeklinde hüküm kurulduğu, anılan ilamın hüküm kısmının, bu haliyle şüphe ve tereddüte yer vermeyecek biçimde açık ve infaza elverişli olmadığı-
Davalı şirket tarafından şirketin yetkilisi olan diğer davalı D. P. adına 25.12.2007 tarihinde çekin keşide edildiği, şirket yetkilisi lehtarın da çeki cirolayarak davacı şirkete verdiği, çekin keşide tarihi itibariyle diğer davalı D. P.'ın şirketin münferiden temsile yetkili kişisi olduğu, davacının çekin zamanaşımına uğraması nedeniyle davalılara müracaat hakkı düşmüş ise de, çeki ciro ile aldığı D. P.'a karşı doğrudan temel ilişkiye dayalı olarak, diğer davalı keşideciye karşı da TTK'nın ilgili hükmü gereğince sebepsiz zenginleşme nedenine dayanarak alacağı talep edebileceği- Davacının D. P. ile arasında temel bir ilişkinin olduğunu ispatlayamadığı, ancak çekin keşidecisi olan şirket ile aralarında temel ilişkinin bulunduğu ve bu kapsamda ticari defterlerine göre alacağının olduğu, yine TTK hükümlerine göre keşidecinin çekin bedelini ödediği, kendi yönünde bedelsiz kaldığı ve de bu kapsamda sebepsiz zenginleşmediğini ispat edemediği gerekçesiyle davalı D. P. yönünden davanın reddine, davalı şirket yönünden davanın kısmen kabulü ile, 27.000,00 TL'nın 25.12.2007 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine- Davacı tarafından davalı D. P. ile arasındaki temel ilişki ispat edilemediğinden bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş olup bu durumda mümeyyiz davalı yararına karar tarihinde yürürlükte olan düzenleme uyarınca vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının niteliği gereği kendisini vekil ile temsil ettiren taraflar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmekte olup; icra vekalet ücreti hesaplamasının da AAÜT uyarınca maktu olarak tayini gerekeceği-
Borçlunun temyiz dilekçesine ekli olarak sunduğu kesinleşmiş ilam değerlendirilerek, gerektiğinde ilamın ilişkin olduğu dava dosyası da getirtilip incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, asıl alacak, ilam vekalet ücreti, ilam yargılama gideri ve faizlerinin hesaplandığı, şikayete konu muhtıra hesabında bu alacak kalemlerinin yanında icra vekalet ücreti alacağının da bulunduğu, bilirkişi raporunda bakiye borç belirlenirken icra vekalet ücretinin hesaplanmadığı, mahkemece eksik hesaplamaya dayalı ve hükme elverişli olmayan bu rapor esas alınarak sonuca gidildiği anlaşıldığından, mahkemece, muhtıraya esas bakiye borç hesaplanırken icra vekalet ücretinin de dahil edilmesi gerektiği göz önüne alınarak bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Anayasa Mahkemesi’nin (13.11.2014 T. 95/176 s.) iptal kararından önceki yasal düzenlemeler kapsamında imar uygulaması nedeniyle bedele dönüştürülen pay karşılığının artırılmasından kaynaklanan tazminatlara ilişkin ilamların icra takibine konu edilmesi halinde, ilam tarihi 11.06.2013 tarihinden önce ise; -5999 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. maddesi ve 6111 sayılı Yasa’nın geçici 2. maddesindeki düzenlemelerde yalnızca kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat alacakları haciz yasağı kapsamında bulunduğundan İdarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilebileceği, harç ve vekalet ücretinin nispi olduğu ilam tarihi 11.06.2013 tarihinden sonra ise; 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile yapılan değişiklik gereği İdarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği harç ve vekalet ücretinin maktu olduğu- Takibe dayanak ilam imar uygulaması nedeniyle bedele dönüştürülen pay karşılığının artırılmasına ilişkin olup 07.09.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Kanun kapsamında olmadığından ve 6487 sayılı Yasanın 12. fıkrası da 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinden uygulama imkanı kalmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Tarafları aynı olan ve aynı ilamdan kaynaklanan alacakların, aynı takip dosyası üzerinden harcı yatırılarak tahsili mümkün iken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın ayrı takip başlatılmasının, usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle, ayrı takip yapılmaması gerektiği- Mahkemece; mükerrer olduğu iddia edilen her iki takip dosyası getirtilerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle ilk takip dosyasının infaz edilip edilmediği tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi takibe konu ilamın, ikinci takibin başlatılmasından önce bozularak kısmen ortadan kalkmış olduğu hususunun dikkate alınmamasının doğru olmadığı-
İlamlı icrada dayanak ilamda hüküm altına alınan ulusal bayram ve genel tatil, fazla mesai ve yıllık izin alacaklarının brüt olarak istendiği, bunların nete çevrilerek fazla istenen işlemiş faiz kalemlerinin iptaline yönelik olmasına rağmen mahkemece bozma ilamı sonrası aldırılan bilirkişi raporunda kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına işlemiş faiz kalemleri yönünden kısmen iptal kararı verilmiş olup, bu durumun taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu-
Takip dayanağı ilam, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasına ilişkin olup, icra vekalet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerekeceği-
İlam niteliğindeki belge icra dairesine verilmeden borçluya icra emri tebliğ edilmesinin kanuna aykırı olduğu ve bu durumda "icra emrinin iptaline" karar verilmesi gerektiği-
