Derdestliğin; dava açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biri olduğu, aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılmasının mümkün olmadığı, çünkü, aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya layık bir menfaatinin olmadığı-
Davacıya 11.03.2003 tarihinde teslim edilen ekskavatörün (CSM marka, UDS 232 model, 003/0014/2003 şase, 21532722 motor seri nolu) davacı tarafından davalıya iadesine.” karar verilmiş olup, iş makinesinin tesliminin, bedelin ödenmesinden önce gerçekleşmesi gerektiği veya iş makinesinin teslimi ile bedelin ödenmesinin eş zamanlı yapılması gerektiği hususlarında bir ifade bulunmadığı gibi, paranın ödenmesinin iş makinesinin teslimi koşuluna da bağlanmadığı, kaldı ki iş makinesinin hali hazırda icra müdürlüğüne teslim edildiği ve müdürlükçe de yediemine tevdi edildiği, netice itibari ile paranın ödenmesine engel bir durumun bulunmadığı anlaşıldığından, icra müdürlüğünün kararı yerinde olup, şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığının, borçlunun zarara uğramasına neden olduğunun anlaşıldığı, ilgili yasal düzenlemeler karşısında alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Küçük reşit olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabileceği, küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona ereceği- Bilirkişiden ek rapor alınarak müşterek çocuğun takipten öncesi için takibe konu edilen aylar arası birikmiş nafaka ve faizi ile takipten sonra reşit olduğu tarihe kadar işleyecek nafaka miktarı belirlenmek suretiyle , dosya borcunun hesaplanarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, müşterek çocuğun reşit olduğu tarihten sonrası için de iştirak nafakası hesaplanmak sureti ile düzenlenen bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu--
Takip dayanağı ilamda '' 59.962.02 ABD Dolarının 05/01/2000 tarihinden itibaren kamu bankalarınca bir yıl vadeli USD mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte Türk Parası karşılığının davalıdan tahsiline '' karar verildiği, mahkemece kamu bankalarından faiz oranları sorularak hükme esas bilirkişi raporunun aldırıldığı, fakat kamu bankalarından olan ........ Bankası’nın yazı cevabında 2011 yılına kadar faiz oranlarının gönderildiğinin, bu eksikliğin ek bilirkişi raporunda belirtildiğinin, bilirkişinin 2011 yılı sonrası hesaplamada diğer bankaların faiz oranlarını esas almak suretiyle hesaplama yaptığının görüldüğü, ayrıca faiz oranlarının kamu bankalarının genel müdürlüklerden istenmesi gerekirken şubelerden talep edilmesinin hatalı olduğunun anlaşıldığı, bu sebeplerle, 2000-2015 yılları arası Devlet Bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının, ilgili bankaların genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak yapılacak faiz hesabı ile sonuca gidilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak ilamda şikayetçinin ihbar olunan konumunda yer alması,leh ve aleyhine hüküm kurulmaması nedeniyle şikayetçi aleyhine ilamlı takip yoluna başvurulması usul ve yasaya aykırı olmakla birlikte, alacaklı vekilinin icra takibinin başlatıldığı gün, henüz icra emri tebliğe çıkartılmadan, şikayetçinin sehven borçlu gösterildiğinden bahisle hatanın düzeltilerek yeni icra emri hazırlanması talebi ile şikayetçi aleyhine takibi sürdürme iradesinin bulunmadığının görüldüğü, ancak şikayetçiye, alacaklı vekilinin icra dosyasına Uyap üzerinden gönderdiği düzeltme talebi ile icra müdürlüğünce talebin kabulü ve sonrasında yapılan işlemlere ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığı, şikayet tarihi itibariyle şikayetçinin Uyap'ta borçlu olarak göründüğü anlaşıldığından; mahkemece, alacaklı vekili lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de anılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Talep edilen mükerrer takibin iptali olup, mahkemece yapılacak iş; feragat beyanı da dikkate alınarak, ikinci takibin mükerrer olup olmadığı ve geçerli bir feragat beyanı olup olmadığının değerlendirilmesi iken, talep aşılarak, tespit hükmü kurulmasının hatalı olduğu-
Mahkemece verilen hükmün ilk bendinde; "Davacının davasının kabulü ile ........... İcra Müdürlüğü'nün .......... Esas sayılı takibinin ............. havale tarihli bilirkişi raporlarında belirtilen asıl alacak ve faiz miktarları üzerinden devamına" şeklinde hüküm kurulduğu, anılan ilamın hüküm kısmının bu haliyle şüphe ve tereddüte yer vermeyecek biçimde açık ve infaz kabiliyetinin olmadığının anlaşıldığı, mahkemece HMK'nun 297/2. maddesine uygun hüküm kurulması gerekeceği-
Takibe konu ilamda hüküm altına alınan asıl alacağa karar tarihinden itibaren faiz uygulanması suretiyle icra emrinin düzeltilmesi gerekirken, faiz alacağı da dahil edilerek toplam alacak tutarına karar tarihinden itibaren faiz uygulanması suretiyle icra emrinin düzeltilmesinin hatalı olduğu-
Alacaklı lehine hükmedilmeyen bir alacak kaleminin icra takibine konu edilerek tahsil edilmesinin mümkün olmadığı- Harca ilişkin olarak davacı (alacaklı) tarafından ilamı veren mahkeme dosyasına ödeme yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve belge de bulunmadığından, mahkemece, şikayetin kabulü ile icra takip dosyasından gönderilen icra emrinin harç yönünden de iptaline karar verilmesi gerektiği-