İlamda ayrı ayrı davalı olarak gösterilmiş olan ve her ikisi hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmuş olan her davalının (borçlunun) ayrı ayrı ilama aykırılık nedeniyle şikayette bulunabileceği-
Somut olayda takip dayanağı müteşebbis heyeti kararının anılan Yasanın 16/son maddesi kapsamında kalan yönetim aidatlarına ilişkin olduğunun anlaşıldığı, yine bilirkişi tarafından da bu tespitin yapıldığının görüldüğü, bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan yasal düzenleme, takip dayanağı belge ve bilirkişi raporu dikkate alınarak borçlu aleyhinde ilamlı takip başlatılması ve icra emri gönderilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı nazara alınarak, şikayetin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Vekil ile takip edilen işlerde (ilamlı takiplerde) icra emrinin asil yerine vekile tebliğ edilmesi gerekeceği-
İşverence, ücretten kesilerek Vergi Dairesine ödenmesinden sorumlu olduğu gelir vergisi ve diğer kesintilerin miktarı yöntemince saptanıp, bu kısımlar düşüldükten sonra tesbit edilecek net alacak miktarları ve bu miktarlar üzerinde ilama uygun olarak hesap edilecek faizleri nazara alınarak, icra emrinin düzeltilmesine karar verileceği-
Boşanma kararı kesinleştiği takdirde ilamın aslı ve fer'ilerinin icra edilebileceği kabul edilerek, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken,itirazın iptali yönünde hüküm kurulamayacağı-
Somut olayda, takip dayanağı ilamda haksız tutuklama nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedildiğinin, ancak faiz hususunda bir açıklamanın bulunmadığının görüldüğü, bu durumda, mahkemece takipte talep edilen alacak kalemlerine, ilam karar tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği nazara alınarak, icra emrinde istenen işlemiş faiz miktarının ilama ve açıklanan Yargıtay uygulamalarına göre yerinde olup olmadığı, (ihtiyaç duyulduğu takdirde Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilirkişiden rapor alınarak), denetlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu itirazın reddi yönünde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece, bilirkişi vasıtasıyla anılan maddelerde belirtilen ve işverence ücretten kesilerek Vergi Dairesine ödenmesinde sorumlu olduğu gelir vergisi ve diğer kesintilerin miktarı yöntemince saptanıp, bu kısımlar düşüldükten sonra tesbit edilecek net alacak miktarları ve bu miktarlar üzerinden ilama uygun olarak hesap edilecek faizleri nazara alınarak, icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde itirazın reddi yönünde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
B.sayar yazılım programının  lisanssız kullanımı nedeniyle, "borçlu şirket sahibi hakkında yargılama yapılarak suçlu bulunması, mahkumiyetine karar verilmesi ve bu kararın  kesinleşmesiyle durumun sabit olduğu" anlaşıldığından,  "FSEK. mad. 68 çerçevesinde maddi tazminata hükmedildiği" görüldüğünden, takip dayanağı ilamın  şahsın hukukuna ilişkin olmadığı, malvarlığına (tazminat alacağına) ilişkin olduğu ve  HMK 367. maddesi kapsamına giren kesinleşmeden icra edilemeyecek ilam niteliğinde bulunmadığı nazara alınarak, "ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı"na yönelik şikayetin reddi gerektiği-
İlam karar tarihi itibariyle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu geçici 6.maddesinin yürürlüğe girdiği 30.06.2010 tarihinden sonrasına ilişkin olduğundan anılan madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle idarelerin mal,hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğinin kabulü ile bu kuralın asıl alacağın eklentisi niteliğinde olan mahkeme masrafı ve vekalet ücreti hakkında da uygulanması gerekeceği-