Bölge Adliye Mahkemesince, takibe dayanak kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminata ilişkin ilamın kesinleşmiş olduğu görülmekle, temyiz inceleme tarihi itibariyle kesinleşmiş bir karar bulunduğundan, şikayetin reddine ve takibin devamına karar verilmesi gerekeceğinden kararın bozulması gerektiği-
Takip konusu ilamın incelenmesinde, davanın önce tapu iptal tescil davası olarak açıldığının, daha sonra davayı ıslah ederek talebini bedele dönüştürerek pay alacağının talep edildiğinin anlaşıldığı, her ne kadar mahkemece alacağa hükmedilmiş ise de, temelde dava gayrimenkulün aynına taalluk ettiğinden, ilamın kesinleşmeden ilamlı icra takibine konulamayacağı, o halde, ilk derece mahkemesinin şikayetin kabulü ile takibin iptaline ilişkin kararı yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
İlamda belirtilen asıl borçlu şirket aleyhine takip yapılıp icra emri çıkartılabilecektir ancak ilamda davalı olarak yer almayan şikayetçi acente aleyhine takip yapılması mümkün değilse de asıl borçluya izafeten acente aleyhine takip yapılıp icra emri çıkartılabileceğinden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun icra mahkemesine müracaat ederek ilama aykırı takip yapıldığı iddiası üzerine, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı borçlunun kısmi ödeme iddiası değerlendirilmediğinden, mahkemece davacı borçlunun dosyaya sunduğu dekontlar ile celbini talep ettiği tüm ödeme belgeleri getirtilip birlikte değerlendirilerek ödemelerin tablo halinde gösterildiği denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonuca gidilmesi gerekeceği-
Borçlunun TMK'nun 407. maddesi gereğince vesayet altına alındığı, vesayet kararından sonra kısıtlı doğrudan taraf gösterilerek icra takibine başlandığı, alacaklı tarafından kısıtlı borçlunun vasisi yerine kısıtlı hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olup, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığından alacaklının HMK'nun 124/3-4.maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesi mümkün olsa da alacaklı tarafından borçlunun kısıtlandığının takip sırasında öğrenilmesi üzerine,  vasiye  gönderilen icra emrinin kısıtlı borçluya gönderilen ilk icra emrinin aynısı olduğu- Böylece HMK'nun 124. maddesine uygun olarak kısıtlı borçlunun vasisinin,  ek takip talebi ile takipte  gösterilmesi ve icra emri tebligatının vasiye tebliğinin zorunlu olduğu- 
Bozma sonrası ilk derece mahkemesince; 17.06.2021 tarihli celsede Dairemiz bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, ancak Anayasa Mahkemesi'nin 04/02/2021 tarih ve 2019/89 Esas, 2021/10 Karar sayılı kararı uyarınca 7176 sayılı bazı kanunlar ile 6035 sayılı kanun hükmünde kararname ile değişiklik yapılmasına ilişkin kanunun "1. Cümlesinde yer alan mahkeme kararları kesinleşmeden icraya konulamaz ibaresinin iptaline" karar verildiği, bu nedenle Yargıtay bozma ilamına konu gerekçedeki kanun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği ve mahkeme kararının kesinleşmesi gerekmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiğinin, borçlunun temyiz yoluna başvurduğunun görüldüğü, İlk Derece Mahkemesince her ne kadar; Anayasa Mahkemesi'nin 04/02/2021 tarih ve 2019/89 Esas, 2021/10 Karar sayılı kararı uyarınca 7176 sayılı bazı kanunlar ile 6035 sayılı kanun hükmünde kararname ile değişiklik yapılmasına ilişkin kanunun "1. Cümlesinde yer alan mahkeme kararları kesinleşmeden icraya konulamaz ibaresinin iptaline" karar verildiği gerekçesine dayanılmış ise de, 7327 Sayılı Kanunun 21. Maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici 16. Madde gereği ‘…mahkeme kararları kesinleşmeden icraya konulamaz…’ kuralının 19.06.2021 tarihli olarak tekrar yürürlüğe girdiğinin anlaşıldığı, o halde mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda karar verilmesi için kararın bozulması cihetine gidilmesi gerekeceği-
İstinaf isteminde bulunan şahsın şikayete konu takipte alacaklı sıfatıyla yer aldığı, istinaf incelemesine konu ilk derece yargılamasında davalı olarak bulunduğu ve aleyhinde hüküm tesis edildiği görülmüş olup istinaf yoluna başvurma hakkının bulunduğu-
Şikayete konu takip, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 21. Maddesine eklenen Geçici 16.Madde'nin yürürlük tarihinden önce olmakla, anılan madde doğrultusunda takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken davacının talebine bağlı kalınarak icra emrinin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
İtirazın iptaline karar verilmesi üzerine, alacaklının itirazın iptali kararını icra dairesine sunarak itirazın iptaline karar verilen takip alacağı yönünden icra emri tebliğ edilmeksizin itirazın iptaline karar verilen takip alacağı kadar haciz yapılabileceği- Takip talebindeki alacak kalemleri arasında yer almayıp, itirazın iptali kararında hükmedilen inkâr tazminatı, yargılama gideri ve vekâlet ücreti alacaklarının tahsili için borçluya icra emri düzenlenerek tebliğ edilmediğine göre, belirtilen alacak kalemlerinin dosya hesabına dahil edilerek bu miktar yönünden de haciz yapılmasının mümkün olmadığı- Borçlu icra mahkemesine başvurusunda icra emri gönderilmeden itirazın iptali kararında hükmedilen yargılama giderleri, vekâlet ücreti ve icra inkâr tazminatının da eklenerek dosya hesabı yapılarak malvarlığına haciz konulduğunu ileri sürdüğünden icra müdürlüğünce takibin devamına karar verilen takip alacağını aşan miktar yönünden iptali ile haczin bu miktar yönünden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
İlamlarda zamanaşımı süresinin on yıl olduğu- Hüküm tarihi ile ilamın taraflara tebliğ tarihi arasında on yıl geçtiğinden ilama bağlı borcun zamanaşımına uğramış olduğu-