Şikayetçi borçlu tarafından her ne kadar ilamda hükmedilen maddi ve manevi tazminat alacağına işletilen faiz miktarının fahiş olduğu iddia edilmiş ise de; takip talebi ve icra emrinde talep edilen maddi ve manevi tazminat alacağı yönünden faizin başlangıç tarihi gözetildiğinde işlemiş faiz miktarında herhangi bir fazla talep olmadığı görülmekle beraber, ilamda alacaklı lehine hükmedilen vekalet ücreti alacağının ilgili yasa hükümlerine göre kararın kesinleşme tarihinde muaccel hale geleceği nazara alınarak kesinleşme tarihinden itibaren faiz hesaplaması yapılması gerekeceği-
Borçluya gönderilen icra emri, ilama veya takip talebine aykırı ise, borçlu icra emrinin veya ilamlı icra takibinin iptali veya düzeltilmesi için icra mahkemesine şikayet yoluna başvurabileceği-
Şikayete konu takip tarihi 01/08/2018 olup, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 21. maddesine eklenen Geçici 16. madde'nin yürürlük tarihi olan 19.06.2021 tarihinden önce olduğunun görüldüğü, somut olayda; .......... Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/01/2022 tarihli cevabi yazısından takip dayanağı ilamın kesinleşmeden takibe konulduğu sabit olup, temyiz inceleme tarihi itibariyle de henüz kesinleşmediği anlaşıldığından, 7327 Sayılı Kanunun 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici 16. maddesi gereğince gereğince; anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararı icra dosyasına ibraz edilinceye kadar takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Takibin yalnızca infazen işlemden kaldırmış olup iptal edilmemesi halinde, ek takip talebi verilmek sureti ile takibe devam etme imkanı bulunduğundan, yeni takip başlatılmasının usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğu-
İcra takibine konu kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminata ilişkin ilam takip tarihinden sonra kesinleşmişse ancak bu tarihten sonra faiz istenebileceğinden, bakiye faiz alacağının aynı dosya üzerinden istenebileceği- İlam takip tarihinden önce kesinleşmişse; alacaklının bakiye faiz alacağını yeni bir icra takibi ile istemesi gerektiği-
Genel olarak, icra hukukuna ilişkin itiraz ve şikayetlerde TMK'nun 2. maddesinin uygulanma kabiliyeti olmadığı- Hak sahibinin, başkasına zarar vermek amacını taşımasa bile hareketi açıkça iyi niyet kurallarına aykırı ise ve başkasını zarara uğratıyorsa veya hak sahibine sağladığı yarar ile başkasına verdiği zarar arasında aşırı dengesizlik varsa, bu durumun hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebileceği- Anayasa başta olmak üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu'nda hak sahibinin hakkını kullanırken objektif iyi niyet kuralları içinde hareket etmesini emrederek aksi davranışın hukuk düzeni tarafından korunamayacağını belirttiği- Kötü niyetli olmasa da, alacaklılar vekili tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olup hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- Hakimin, yukarıda belirtilen sebeplerle yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorunda olduğu-
Takip konusu ilamın incelenmesinde, davanın önce tapu iptal tescil davası olarak açıldığının, daha sonra davayı ıslah ederek talebini bedele dönüştürerek pay alacağının talep edildiğinin anlaşıldığı, her ne kadar mahkemece alacağa hükmedilmiş ise de, temelde dava gayrimenkulün aynına taalluk ettiğinden, ilamın kesinleşmeden ilamlı icra takibine konulamayacağı, o halde, ilk derece mahkemesinin şikayetin kabulü ile takibin iptaline ilişkin kararı yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, takibe dayanak kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminata ilişkin ilamın kesinleşmiş olduğu görülmekle, temyiz inceleme tarihi itibariyle kesinleşmiş bir karar bulunduğundan, şikayetin reddine ve takibin devamına karar verilmesi gerekeceğinden kararın bozulması gerektiği-
İlamda belirtilen asıl borçlu şirket aleyhine takip yapılıp icra emri çıkartılabilecektir ancak ilamda davalı olarak yer almayan şikayetçi acente aleyhine takip yapılması mümkün değilse de asıl borçluya izafeten acente aleyhine takip yapılıp icra emri çıkartılabileceğinden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun icra mahkemesine müracaat ederek ilama aykırı takip yapıldığı iddiası üzerine, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı borçlunun kısmi ödeme iddiası değerlendirilmediğinden, mahkemece davacı borçlunun dosyaya sunduğu dekontlar ile celbini talep ettiği tüm ödeme belgeleri getirtilip birlikte değerlendirilerek ödemelerin tablo halinde gösterildiği denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonuca gidilmesi gerekeceği-