Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu, hem vekile hem asile tebligat çıkartıldığı takdirde, asile yapılan tebligat fuzuli olup, usulüne uygun olup olmamasının da sonuca etkili olmadığı- Takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olmasının, kıymet takdirine itiraz hakkındaki kararın dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağı-
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesi uyarınca daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı, bu durumda anılan maddeye göre tebligat yapılabilmesi için, tebligat yapılan adresin, tebliğ tarihi itibariyle muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresi olmasının zorunlu olduğu-
Tebliğ memuru tarafından, muhatap borçlunun, adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin, borçlu ile aynı konutta oturduğundan bahisle adı geçen kişi imzasına tebligat yapılmasının usulsüz olduğu-
Tebliğ evrakında muhatabın işe gittiğini beyan eden komşunun adı ve soyadı ile imzası veya imzadan kaçınmış ise bu husus şerh edilmiş olmadığı gibi, muhataba bildirmek üzere haber bırakılan komşunun adı, soyadı ve imzası ile imzadan kaçınmış ise bu husus da açıkça yazılı olmadığından sözkonusu tebliğ işlemi yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olup usulsüz olduğu- Mahkemece, Tebligat Kanununun 32. maddesi uyarınca muhatabın beyan ettiği ittıla tarihinin tebligat tarihi olarak kabulü ile tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi ve bu doğrultuda şikayetin sonuçlandırılması gerekeceği-
Tebligat Kanunu'nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice; "Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması"na dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından anılan şekilde şerh verilmeden, salt "mernis adresi" ibaresine dayanılarak, dağıtıcı tarafından 21/2. maddeye göre tebliğ işlemi yapılamayacağı-
Ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin iş yeri adresi olmadığı ve tebligat da geçen kişinin çalışan olmadığı konusunda borçlu tarafın itirazı bulunmadığı gibi, ödeme emrinin borçluya Teb. Kan.'nun 17. ve 20. maddelerine uygun olarak aynen "-alıcı dışarda- tevziaat saatinde muhatabın adreste bulunmadığını beyan eden çalışan sekreter ... imzadan imtina ederek evrakı almaktan kaçındığından 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi gereğince evrak mahalle muhtarlığına tebliğ edilmiş, 2 nolu haber kağıdı adreste bırakılarak çalışan sekreter ....'e haber verilmiştir" şerhi ile tebliğ edildiği anlaşıldığından, mahkemece, borçlunun ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği yönündeki şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirket adına çıkartılan ödeme emrinin, şirket temsilcisinin bulunmadığı veya evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu hususu belirtilmeksizin "site yöneticisi" imzasına tebliğ edilmesinin Teb. K. 12. 13 ve Yönetmeliğin 21. maddesine aykırı olduğu, bu durumda öğrenme tarihinin Teb. K.'nun 32. maddesine göre bildirilen tarih olarak düzeltilmesi, borca ve imzaya itirazların esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Satış ilânının, borçlu mirasçılara Tebligat Kanunu mad. 21/1 veTebligat Yönetmeliğinin 30. maddelerine uygun olarak tebliğ edilmediği-
Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği (Teb. Kan. mad. 32), bu durumda mahkemece, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekirken ayrıca ödeme emrinin iptaline dair hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Borçlunun, icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurmasının zorunlu olduğu- Kendisine 103 davetiyesi tebliğ edilen borçlunun şikayetinde bu tebligatın usulsüzlüğü talebinde bulunulmadığı ve takipten belirtilen tarihten daha önce muttali olduğu anlaşıldığından, icra mahkemesine yaptığı başvurunun yedi günlük süreden sonra olduğu (İİK. mad. 16/1) dikkate alınarak şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-