Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu-
Bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğin o yerdeki daimi memur veya müstahdemlerden birine yapılacağı, borçlunun geçici olarak o yerde bulunmadığının tespiti halinde, tebligatın o yerde bulunan yukarıda sayılan kişilere yapılması gerekeceği, ilgilinin o yerde geçici olarak bulunmadığı hususunun dağıtıcı tarafından tespit edilerek, tebligat mazbatasına şerh verilmesi gerekeceği, şerh verilmeden yapılan tebligatların usulsüz olduğu-
Takip dayanağı ilamda borçlunun vekil ile temsil edilmesi nedeniyle icra takibinde tebliğ işlemlerinin vekile yapılması gerektiği, şikayet süresinin icra emrinin vekile tebliğ tarihi ile başlayacağı-
Vekile tebligat yapılmadan takibe devam olunamayacağı ve vekile yeniden icra emri tebliği gerektiği-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının sonuca etkili olmadığı, satış ilanının borçlu vekiline tebliğ edildiği anlaşıldığına göre, mahkemenin bu yöndeki ihalenin feshi sebebinin yerinde olmadığı-
Şikayetçi borçlu ile icra takibinin diğer borçlusu arasında "menfaat çatışması" bulunmakla, hasma tebliğ nedeniyle, anılan tebliğ işleminin, 7201 s. Tebligat Kanunu mad. 39 uyarınca, usulsüz olduğu-
Borçlu şirkete çıkartılan örnek 7 ödeme emri tebligatının .... adresinde “Evrak memuru imzasına tebliğ yapıldığı A.E.M.” açıklaması ile 04.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği bu şekilde yapılan ödeme emri tebligatının, Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 21. maddesinde belirtildiği şekilde evrakı almaya yetkili bir kişinin olup olmadığı araştırılmaksızın ve yetkili kişi yok ise bu husus tebliğ evrakına şerh edilmeksizin gerçekleştirildiğinden usulsüz olduğu-
Borçluya "kıymet takdiri raporu" ile "satış ilanı"nın tebligat kanununa aykırı olarak tebliğ edilmiş olması halinde borçlunun ihalenin feshi davasında taşınmazın kıymetinin düşük takdir edilmiş olduğunu ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürebileceği, bu durumda mahkemece konusunda uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak taşınmazın tespit edilecek değerinin ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi, muhammen bedelin altında olması halinde ise -" zarar unsuru" oluşmuş olmayacağından- ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yapılan tebliğ işleminde beyanı alınan kişinin komşu, kapıcı, yönetici gibi kimselerden olup olmadığının belirtilmediği, bu nedenle anılan tebliğ işleminin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine aykırı olmakla usulsüz olduğu-
Borçlunun bilinen en son adresine çıkartılarak tebliğ edilemeden iade edilen bir tebligat bulunmadığı gibi, icra müdürlüğünce tebliğ mazbatasına tebligatın T.K'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesi hususunda bir kaydın düşülmüş de olmadığı, bu durumda yapılan tebligat usulsüz olmakla süresinde ileri sürülen şikayetin kabulü ile T.K.'nun 32. maddesi gereğince bildirilen ıttıla tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekirken yazılı şakilde şikayetin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-