«Fiili ayrılığın gerçekleşmediğini» savunan davalının gösterdiği tanıklar dinlenmeden, boşanma kararı verilemeyeceği–
Davalının «ruhsal rahatsızlığı»nın ileri sürülmesi halinde, mahkemece -MK. 405 ve HUMK. 42. uyarınca- sulh hukuk mahkemesine yazı yazılarak «davalının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği»nin sorulması gerekeceği–
Müşterek hayatı devam ettiren eşler arasında, müşterek hayatı çekilmez hale getiren geçimsizlikten bahsedilemeyeceği–
Boşanma davası açılmakla eşlerin her birinin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkının doğacağı, davalı kadının, cevap lâyihası ile tedbir nafakası isteğinde bulunduğu, mahkemece 13.6.1991 günlü ilk oturumda 125.000 lira nafakaya hükmedildiği, kadının hiçbir geliri ve mal varlığının olmadığı anlaşılmakta ise de, kocanın gelir durumunun araştırılmadığı, o halde mahkemece yapılacak işin kocanın ekonomik durumunu etraflı bir şekilde araştırmak, kadının 16.4.1922 tarihli artırma talebini de dikkate alarak dava tarihinden hükmün kesinleşmesi tarihine kadar geçerli olmak üzere uygun bir tedbir nafakasına hükmetmekten ibaret olduğu-
Eşine noterden ihtarname, mektup göndererek barışma teklifinde (teşebbüsünde) bulunan veya fiilen barışarak eşiyle bir araya gelen tarafın, önceki olayları hoşgörü ile karşılamış sayılacağı ve daha sonra bu olayları boşanma sebebi yapamayacağı–