Soyut ve sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak tanık beyanlarının dikkate alınmayacağı- Temyize gelmediğinden kusuru kesinleşmiş olan tarafın tam kusurlu olduğu- Davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakimin, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerini takdir ve tayin edeceği-
Sadece davalı-davacı kadın tarafından istinaf yoluna başvurulduğu halde davalı-davacı kadın aleyhine "eşine yönelik dayanaksız şekilde kıskanç tavırlar sergilediği, hakaret ve tehdit ettiği" vakıalarının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Tek taraflı istinaf talep eden kadın aleyhine kusur yüklenilmesi doğru olmadığı gibi istinaf talebinde bulunmayarak kusurları kesinleşen erkeğin ilk derece mahkemesince belirlenen kusurlarının çıkarılmasının da hatalı olduğu- Erkek temyiz yoluna başvurmadığından, bölge adliye mahkemesince erkeğe yüklenen " Fiziksel şiddet, tehdit ve güven sarsıcı davranış" vakıalarının da kesinleşmiş olduğu- Bölge adliye mahkemesince davacı-davalı erkeğe yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre "davacı-davalı erkeğin aile fertlerini bir araya çağırarak boşanacağını beyan ettiği, evliliğin bitmesi ihtimalini hatırlatarak davalının tayininde koz olarak kullanmaya çalıştığı, evliliğin henüz başındayken mahkemeye hitaplı boşanma dilekçesi yazarak birliğin temelini yaraladığı, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, tehdit ettiği ve güven sarsıcı davranışta bulunduğu; davalı-davacı kadının ise sorun yaratacak şekilde alkol aldığı, gerçekleşen durum karşısında, davacı-davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olduğu- Erkek ağır kusurlu olup, Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi koşulları kadın yararına oluştuğundan, tarafların ekonomik ve sosyal durumları kusur durumu, hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
HGK. 04.07.2019 T. E: 2017/2-2417 , K: 871-
İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, davalı erkeğin nafakalara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile nafakalara yönelik hükmün kaldırılmasına, diğer istinaf taleplerinin ise reddine karar verilmiş olmasına rağmen, davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının hatalı olduğu-
Tanık beyanlarına göre davalı-karşı davacı kadının ev işlerine karşı sorumsuz ve kayıtsız olduğu, tartışmalar sırasında bir kısım eşyaları kırdığı, davacı-karşı davalı kocanın da eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve yakınlarını arayarak küfrettiği ve "...bacınızı alın götürün" dediği anlaşıldığından, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında koca, daha fazla kusurlu olduğundan, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilmesinin hatalı olduğu-
Davalı kadın boşanma davası öncesinde olduğu gibi çalışmaya devam etmekte olup, davacı erkeğin ekonomik durumunda ise olağanüstü bir değişiklik meydana gelmediğinden, davacı erkeğin ekonomik ve sosyal durumundaki kısmi değişikliğin, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmeyeceği, ancak nafakanın hakkaniyet oranında indirilmesi sebebi olabileceği- Davalı kadın açısından sosyal ve ekonomik durumunda boşanma öncesine göre önemli değişiklik olmadığına göre, davacı erkeğin gelirindeki azalmanın, "yakıt giderleri ve eğitim giderlerinin davacı tarafından ödeneceğine" dair protokolün maddesinin kaldırılmasını gerektirmeyeceği, hakkaniyete uygun, belirli miktarda uyarlanması sebebi olabileceği-
Güven sarsıcı davranışlarda bulunan erkeğin, “sevmiyorum” diyen ve birlikte yaşamdan kaçınan kadına oranla daha ağır kusurlu olduğu- Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği anlaşıldığından, kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davalı kadının cevap dilekçesinin davacı erkeğe usulünce tebliği ile davacı erkeğe cevaba cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti, taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen deliller toplanıp, birlikte değerlendirerek bir sonuca ulaşılması gerektiği-
Bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesine ilişkin tüm deliller değerlendirilerek tarafların kusur durumunun belirlenmesi ve bu belirlemeye bağlı olarak boşanmanın feri niteliğinde bulunan yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden karar verilmesi gerektiği-
Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı evliliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan davanın reddi gerektiği-