İşten çıkıp akşamları annesinin evine giden ve bu durumu alışkanlık haline getiren, evin ihtiyaçlarını gidermeyerek birlik görevlerini yerine getirmeyen eşin; evin anahtarlarını değiştirip, eşinin eşyalarını toplayarak çöpe atan diğer eşe nazaran daha kusurlu sayılacağı-
Karşılıklı boşanma davasında, tanık beyanlarına göre; kadın eşin evlilik hayatı boyunca otuz kereyi aşkın evi terk ettiği, uzun süreler dönmediği, bir haftalık yeni doğan bebeğini dahi bırakarak evden ayrıldığı, bu şekilde evlilikte eşlerin birlikte yaşama yükümlüğüne aykırı davrandığı, ayrıca birlik görevlerini ihmal ettiği, son ayrılıkta ise diğer aile bireylerinin önünde eşine karşı ondan iğrendiğini, nefret ettiğini, sevmediğini ve istemediğini beyan ettiği, bu sözler üzerine erkek eşin kadın eşin hakaretlerine karşı tepki niteliğini aşar şekilde eliyle vurduğu anlaşılmış olup, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; kadın eşin süreklilik arz eder şekilde uzun süreler evini, eşini ve çocuklarını terk ettiği, herkesin önünde eşine hakaret ettiği, erkek eşin ise sürekliği kanıtlanmayan şekilde son olayda tepki sınırlarını aşarak eliyle eşine bir kez vurduğu ve birlik görevlerini ihmal ettiği şeklinde gerçekleşen kusurlu davranışlarıyla tarafların, boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduğu, erkek eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile kadın eş yararına tazminatlara hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Karşılıklı boşanma davasında, tarafların kusuru belirlemesi ve tazminatların miktarları yönünden istinaf yoluna başvurması üzerine; Bölge adliye mahkemesinin, tarafların kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurularının esastan reddine karar verdiği ve bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinde; "Mahkeme tarafından kadının kusurunun belirlenmesinde kadının yersiz kıskançlığından bahsedilmiş ise de erkeğin dilekçelerinde bu sebebe dayanmadığı anlaşılmaktadır. Erkeğin tanıklarının anlatımlarından kadının evde düzenli olarak yemek yapmadığı, (başlangıçta bu durumun sorun olmadığı, erkeğin boşanmaya karar vermesinden sonra bu durumu sorun haline getirdiği) tarafların genellikle dışarıdan yemek yedikleri, kahvaltıyı erkeğin hazırladığı sabit olmuştur. Kadının tanıkları tarafların evliliğinde bir sorun olmadığı, kadının eşinin ailesi ve arkadaşlarıyla ilgili olduğu, erkeğin birden bire boşanma talebinde bulunduğu, kadının boşanmak istemediği, erkeğin kendine ait eşyaları alarak evden ayrıldığını belirtmişlerdir. Kadın düşük yaptığı sırada erkeğin kendisiyle ilgilenmediğini destek olmadığını ileri sürmüşse de erkeğin tanıkları operasyon günü erkeğin kadının yanında olduğuna tanıklık etmişlerdir. Nasıl ve hangi koşullarda elde edildiği bilinmeyen ses kayıtları hukuka aykırı delil olup kayıtlarda yer alan hakaret, kovma vs. olaylar hükme esas alınamaz." denilmek suretiyle bölge adliye mahkemesi tarafından kusur düzeltilmesi yapıldığı halde, kararın hüküm kısmında tarafların kusura yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturduğu-
Anlaşmalı boşanma kararı kesinleşinceye kadar; tarafların, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanlarından dönmesine engel bir hükmün bulunmadığı, böyle bir dönme halinde davanın çekişmeli boşanma davası olarak görüleceği, buna göre; delillerin sunulması ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip, ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra; usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonuç uyarınca karar verilmek üzere, hükmün bozulmasını gerektiği-
Velayeti anneye verilen çocuk ile babaya verilen çocuğun birbirlerini göremeyecek şekilde kişisel ilişki düzenlenmesinin çocuklar arasında kardeşlik duygusunun gelişmesini engelleyecek nitelikte olduğu gibi, her yıl yarıyıl tatilinde kurulan kişisel ilişkinin de infazda duraksama yaratacak nitelikte olduğu, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu kısmının düzeltilerek onanması gerektiği-
Davalı kadının sinkaflı küfür etmesi ve davacı erkeğin işlettiği dükkanın camlarını golf sopasıyla kırması şeklindeki vakıaların, evin giderleri ve çocukların bakımı ile ilgilenmeyen davacı erkeğin davranışlarına tepki niteliğinde olduğu; bu nedenle davalı kadına kusur yüklenemeyeceği ve boşanma davasının reddi gerektiği-
COVİD-19 salgını sebebiyle ve Cumhurbaşkanı kararı ile tüm adli süreler durdurulduğundan davalı vekilinin temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulü ile, bölge adliye mahkemesinin kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği- Anlaşmalı boşanmaya karar verilirken, protokolün (anlaşma) tasdiki hükmü yanında, protokol hükümlerinin de hüküm fıkrasına geçirilmesi gerektiği-
Kesin sürede bildirilmeyen delillere dayanılarak kadının az kusurlu olduğunun kabulü ile erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte, davalı-karşı davacı kadından kaynaklı geçimsizliği kabule elverişli başkaca da somut sebep ve delillerin tespit edilemediği, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma unsurunun erkeğin davasında gerçekleşmediği, bu durumda, erkeğin davasının reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat ile nafakaların miktarlarının uygun olduğu ve erkeğin bu yöndeki istinaf taleplerinin reddi gerekeceği-
Davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı dava ile davalı-davacı kadın tarafından açılan aynı hukuki nedene dayalı birleşen boşanma davası-
Mahkemece davalı kadının tam kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, dosya kapsamına göre tarafların .............. Aile Mahkemesinin .............. sayılı dosyasında görülen boşanma davasından beri fiilen ayrı yaşadıklarının, davacı erkek tarafından açılan ilk boşanma davasında davacı erkeğe yüklenen güven sarsıcı davranışta bulunmak kusurunun temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğinin, buna karşın davalı kadına ................ Aile Mahkemesinin ......... esas sayılı dosyasında yüklenen eşine karşı hakaret etme eyleminin sabit olduğunun anlaşıldığı, böylelikle de tarafların ilk davada ve ikinci davada kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, bu husus gözetilmeden, davalı kadının tam kusurlu olduğunun kabulünün doğru olmadığı- Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği-