Davacı-karşı davalı kadının da az da olsa kusurlu olduğunun mahkemenin de özel dairenin de kabulünde olması karşısında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 166/2.maddesi koşulları oluşmakla davalı-davacı kocanın boşanma davasının da kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma davasının reddedilmesi gerektiği- Maddi tazminat talebi olmamasına rağmen davalı lehine tazminat takdir edildiği- Ziynet alacağının, sonradan nispi harç ikmali ile cevap dilekçesinde talep edilmesi, onu karşılık dava haline getirmeyeceği-
Daha önce açılan boşanma davasının reddedilmesinin kesinleşme tarihinden başlayarak en az üç yıl sonra herhangi sebeple açılan boşanma davasının kabulü gerektiği-
Anlaşmalı boşanma davasının açılmamış sayılması üzerine açılan boşanma davasının derdest olması için, diğer koşulların yanında dava sebebinin de aynı olmasının zorunlu olduğu-
Davalı-karşılık davacının (koca); evlilik birliğine ilişkin ödevlerini yerine getirmediği, eşine "pislik kadın.... terbiyesiz" şeklinde sözler sarfederek hakaret ettiği ve "istemediğini" söyleyip onu kovduğu; davacı-karşılık davalının (kadın) da eşine ve eşinin yakınlarına hakaret ettiği, koca, ağır kusurlu olduğundan TMK.mad.174/1-2 gereği maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Tanıklarının sözlerinin TMK'nun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak beyanlar olduğu- Birleşen bağımsız tedbir davasının TMK.mad.197'deki şartları oluşmasına rağmen davanın reddinin isabetsiz olduğu-
Davalı-davacı kadının kocasına sürekli "önce konuşmasını öğren" diyerek eliyle ittiği, ziyaret için ailesi yanına gidip dönmediği, barıştırmak için gelen tanıklara kocasını sevmediğini, istemediğini söyleyerek hakaretler ettiği, kayınpederine de ağır hakarette bulunduğu anlaşıldığı, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Davacı-karşılık davalı kocanın davalı-karşılık davacı kadını kardeşi ve onun eşi ile birlikte oturmaya zorladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan kadının boşanma davasının kabulünün gerektiği-
Evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsıldığının anlaşılması halinde boşanma kararı verilmelidir; yoksa inandırıcı olmayan yetersiz tanık beyanlarına istinat edilerek boşanma kararı verilemeyeceği-