İlk davada ileri sürülmemiş veya ileri sürülüp de kanıtlanamamış olayların, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesine dayanan sonraki boşanma davasında “kusur tespitinde” artık dikkate alınamayacağı-
Koca tanıklarının, kadınla ilgili beyanlarının başkalarından duyduklarına dayanmakta olup, sabit kabul edilemeyeceği, bu nedenle, davalı-karşı davacı (kadın)'nın sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığına ilişkin bir delil bulunmadığı gibi, ihtar isteğinden sonra başkaca kusurlu bir davranışının da ispatlanamadığı, davacı-karşı davalı (koca)'nın ise, Almanya'daki evin kilidini değiştirerek eşini eve kabul etmediğinin ve "...bıraksın yakamı" diyerek birlikte yaşamaktan kaçındığının toplanan delillerle gerçekleştiği, bu halde, kocanın tamamen kusurlu olup, dava açmakta haklı olmadığı-
Davacının müşterek konuta dönmesinin ortak hayatı sürdürme amacına yönelik olduğu kanıtlanamadığından davacının kocadan kaynaklanan kusurlu davranışları affettiği ya da hoşgörüyle karşıladığının kabul edilemeyeceği-.davalı kocanın eşine şiddet uygulayıp hakaret ettiği, davacı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşıldığı, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olup boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Davadan feragatın, kesin hükmün hukuki sonuçlarını hasıl edeceği ve bu sebebe dayanan bir ret hükmünün davanın esasıyla ilgili olup, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan sebeple açılan boşanma davasına dayanak oluşturacağı-
Boşanma sonucu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği, o halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesinin gerektiği-
Davalı kadının davaya verdiği 20.01.2010 havale tarihli cevap dilekçesi ile reddedilen boşanma davasından sonra bir süre ayrı yaşadıklarını ve sonra tekrar bir araya geldiklerini, sonrasında yine evi terk etmek zorunda bırakıldığını ileri sürdüğü, duruşmada da cevap dilekçesini tekrarladığını bildirmiş olduğuna göre; taraflara iddialarını kanıtlama için delillerini bildirmek üzere süre verilmesinin ve gösterdikleri deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflara boşanmanın ferileri yönünden beyanda bulunmak ve delillerini sunmak üzere, süre ve imkan verilmesi gerekli olup; bu sürenin verilmemesinin “adil yargılanma hakkı”nın bir uzantısı olan “savunma hakkı”nın kısıtlanması niteliğinde olacağı-
Maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmakta olup, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi manevi tazminat verilmesi gerekeceği-
Davalının, eşi tarafından aldatıldığı için maddi tazminat isteğinin, manevi tazminata ilişkin olduğu, davalı yararına TMK' nun 174/2.maddesi gereğince manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davacının, eşine fiziki şiddet kullandığı ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davalının da sürekli olarak eşi için "onu beğenmediğini" söylediği, kalp hastası olması nedeniyle "yarım adam, hasta" şeklinde sözler sarfettiği ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği anlaşıldığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerektiği-