Davacının eşini sevmediğini ve bir başkasıyla evleneceğini söylediği; buna karşılık kadının da, kocasını sevmediği ve aile baskısıyla evlenmek zorunda kaldığını söylediği ve kocasına karşı ilgisiz kaldığı, tarafların eşit kusurlu olduğu, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Aile Mahkemelerince verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde dosyanın yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden, Yargıtay'a gönderilmesi durumunda dosya mahalline geri çevrilmeden Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği- Kocanın annesinin tarafların evliliğine müdahalesine davacı-karşılık davalı kocanın sessiz kaldığı; buna karşılık davalı-davacı kadının da günlüğünde yazdığı sözlerden de anlaşıldığı gibi eşini sevmediği ve evliliği sürdürmekte gönülsüz davrandığı,tarafların eşit kusurlu oldukları,ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Boşanmada maddi ve manevi tazminat hesaplanırken tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatin dikkate alınması gerekeceği- Tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilirken tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarının, nafakanın niteliğinin, günün ekonomik koşullarının ve TMK.mad.4'ün dikkate alınması gerektiği- 
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsılmasında sonucun tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma davsının reddedilmesi gerektiği-
TMK.mad. 185/3 ve 186/3 gereği tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği- Mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği- Boşanmaya neden olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği-
Davacı-davalı kocanın, eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve birlik görevlerini yerine getirmediği; davalı-davacı kadının da eşini sevmediğini söylediği, hakaret ve bedduada bulunduğu, koca daha fazla kusurlu ise de kadının da kusurunun bulunduğu, kadının, boşanmayı istemesi karşısında kocanın davasına itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan kocanın boşanma davasının kabulü gerektiği-
Davalının eşine şiddet uyguladığı, ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği, davacının ise birlik görevlerini yerine getirmediği, davalının daha fazla kusurlu bulunduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanma kararı verilmesi gerektiği-
Terk hukuki nedenine dayalı bir dava bulunmadığı, eşlerin uzun süre fiilen ayrı yaşamalarının başlı başına boşanma sebebi olmayacağı- Tanık beyanlarının evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunu kabule elverişli olmayan, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak beyanlar olduğu-
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsılmasında bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma davasının reddinin gerektiği-
Tanık sözlerinin TMK'nun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak beyanlar olduğu-