Direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2019 tarihli ve 2017/12-766 Esas 2019/289 Karar sayılı kararında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alındığında, mahkeme tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Dairemizin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın kabulüne dair karar vermesinin isabetli olmadığı-
Davacı .......’nın borçlu şirket temsilcisi olarak borçlu şirket adına ihalenin feshi davasını açma hakkı var ise de; takibin taraflarından olmadığı gibi, takip dayanağı kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olmasının ipotekli takipte kendisine borçlu sıfatı kazandırmayacağı tabi olmakla birlikte, tapu sicilindeki ilgililerden yada ihaleye pey sürmek suretiyle iştirak edenlerden de olmadığından, İİK’nın 134/2. maddesi gereğince, kendi adına bu davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığının kabulü gerekeceği, o halde; Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle yeniden esas hakkında verilen kararla, gerekçeli karar başlığının davacılar kısmına ........’nın yanı sıra ......... ... A.Ş.’nin de yazılması ve davacı ..... yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine ve aleyhine para cezasına yer olmadığına, diğer davacı ...... A.Ş. yönünden ise, dava tarihi itibariyle 7343 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile İİK'ya eklenen 111/a maddesinin yürürlükte olmadığı ve somut uyuşmazlıkta uygulanamayacağı tabi olmakla, müflis borçlu şirket yönünden ihalenin feshi sebebi bulunmadığından, davanın esastan reddine ve 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3. maddesi gereğince fesih gerekçeleri ile Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak davacı şirket aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekirken, gerekçeli karar başlığında tarafların hatalı yazılmasının ve bunun sonucu olarak da para cezasının davada aktif husumet ehliyeti bulunmayan ....... aleyhine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetin hasmı ve karşı tarafı alacaklı ile ihale alıcısı olup taşınmaz malikinin davaya dahilinin zorunlu olmadığı- Şikayetçiye Ticaret Mahkemesi dosyasından tasarruf işlemleri için kayyum atanmış olsa da tasarruf işlemi niteliğinde olmayan icra takip işlemleri için yapılacak tebligatların kayyuma tebliğinin zorunlu olmadığı- İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra emrinin iptali gerektiği ve borcunun olmadığı iddialarının, ihaleye ilişkin usulsüzlük ve ihalenin feshi nedeni olmadığı- Şikayetçinin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takibin iptali için ........... tarihinde ihaleden önce yaptığı ........... İcra Hukuk Mahkemesindeki .............. Esas sayılı şikayet hakkında ilk derece mahkemesince değerlendirme yapılmaması Hukuk Muhakemeleri Yasası'nın 297.maddesine aykırı olup ........... esas sayılı şikayetin ............. tarihinde süreden reddedildiği, bu karar aleyhine şikayetçi ihalenin yapıldığı gün ancak ihaleden sonra saat 12:57'de istinaf yasa yoluna başvurmuş olduğundan İcra ve İflas Yasasının 363/son maddesine göre satış sürecinin durmadığı ve ihalenin bu sebeple feshedilemeyeceği- ............ Asliye Ticaret Mahkemesinin ............. Esas sayılı dosyasından .................. tarihinde şikayetçi ile diğer borçlu şirket yönünden adi alacaklar için konkordato projesini tasdik kararı verilmiş olsa da rehinli alacaklar yönünden dava reddedilmiş ve rehinli alacaklar yönünden tedbir kararları kaldırılmış olduğundan ihaleye engel bir tedbir kararının davalı ipotek alacaklısı için kalmadığını, duruşmada usule uygun şekilde ara kararlar kurularak yargılamanın bitirildiği, muhammen bedel üzerinde bir bedelle ihale yapılmış olsa da şikayetçinin ihalenin feshi isteminin esastan incelenmesini gerektiren (konkordato davasında tedbir kararı bulunduğu ve icra mahkemesinde takibin iptali talepli şikayette verilen kararın istinaf edildiği) iddiaları sonucu ihalenin feshi istemi esastan incelenerek ret kararı verildiğinden şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesinin gerekli olduğu ancak karar tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan ve uygulanması gereken 7343 Sayılı Yasayla değişik İcra ve İflas Yasasının 134.maddesine göre para cezasının ihale bedelinin % 5'i oranında belirlenmesi ölçülülük ilkesine uygun olacağından para cezasının miktarının ihale bedelinin % 5'i olarak belirlenip düzeltilmesi gerektiği-
İcra takibine dayanak yapılan sözleşmenin açıkça kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiği, belgenin İİK'nın 68/1. maddesine uygun nitelikte olduğu, ancak borçlunun, borca itirazını aynı nitelikte bir belge ile ispat edemediği, bu sebeple mahkemenin itirazın kaldırılması kararının yerinde olduğu- İtirazın kaldırılması kararının hüküm kısmının ikinci bendinde "2-Davacının tazminat talebinin kabulü ile, ................ TL alacağın %20'si oranında tazminatı" şeklindeki hükmün HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olduğu, bununla birlikte hükümdeki yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
HMK'nın 31. maddesindeki hakimin davayı aydınlatma görevi gereği, davacıya dava ve ıslah dilekçesindeki taleplerinin açıklattırılıp eksik ve ayıplı iş bedeli ile haksız kullanım bedeline yönelik talebinin ne kadar olduğu, ıslah dilekçesinde bu talebi hangi miktara arttırdığı belirlenerek, kapıcı dairesinin haksız olarak kullanıldığı ispatlanamadığından talebin reddine, ek rapor alınarak yukarıda anlatılan bilgiler çerçevesinde eksik ve ayıplı işlere yönelik olarak giderim bedelleri talep edilen işlerin eksik mi, ayıplı iş mi olduğu, ayıplı iş ise açık ayıp mı, gizli ayıp mı olduğu, davacının giderim bedeli talep edip edemeyeceği ve edecekse, ortak alandakileri arsa payı oranında isteyebileceği de dikkate alınarak, eksik ve ayıplı işlerin ortaya çıktıktan makul süre sonraki piyasa fiyatları ile giderim bedeli tespit edilip belirlenen talebe göre infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm altına almaktan ve bu bedele göre yargılama giderlerini belirlemesi gerektiği-
Yargıtay ......Hukuk Dairesi'nin ilamıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararının hüküm kısmında ......... İli, ............ İlçesi, .............. Mahallesi, ....... ada, .......... parsel,............. nolu bağımsız bölümdeki 30.000.000,00 TL bedelli .......... tarihli ve ........... yevmiye sayılı ipotek limitinin 30.000,00 TL ve 30.000.000,00 TL olarak iki farklı şekilde ve hüküm kısmında 30.000,00 TL olarak yazılması gerekçe ve hüküm arasında çelişki oluşturduğundan doğru olmadığı- Şikayetçi borçlu tarafından sair şikayet nedenlerinin yanı sıra asıl borçlu şirket hakkında konkordato mühleti verilmiş olduğu ve talep edilen %60 oranındaki faizin fahiş olduğu hususları da ileri sürülmüş olmakla anılan konularda bir inceleme ve değerlendirme yapılmayarak, olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmeyip Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenlerle bozulması gerektiği-
Borçlu vekilinin istinaf dilekçesinin açıklamalar kısmının üçüncü paragrafında ".... eksik hüküm kurulduğunu dava dilekçesinin sonuç kısmında "İpoteğin kapsamadığı gayrinakti krediler ve kefalet eklenerek ilamlı icra takibi yapılamayacağından icra takibinin iptali, bu talep kabul edilmezse istenilmeyecek alacak kalemlerinin istenilmiş olması nedeniyle icra emrinin iptali" istenilmesine rağmen bu hususta gerekçeli kararda hüküm kurulmadığı ...” açıklaması ile ilk derece mahkemesince dava dilekçesindeki talepleri hakkında eksik inceleme ile karar verildiği iddiasında bulunulduğu halde Bölge Adliye Mahkemesince de bu hususun değerlendirilmemesinin doğru olmadığı, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, HMK'nın 359/2. maddesi gözeltilmek suretiyle borçlunun ipoteğin üçüncü kişiye kefaletine ilişkin borçlarını ve gayrinakdi kredileri kapsamadığına yönelik talepleri de incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Ödünç sözleşmesinden kaynaklanan davada, dairenin kaldırma kararındaki usul eksikliklerinin tamamlandığı belirtildikten sonra önceki karar doğrultusunda karar verildiği şeklindeki gerekçeyle davanın kabulüne karar verildiği, oysaki ilk derece mahkemesinin önceki kararının, dairenin kaldırma kararı ile ortadan kalktığı, ortada olmayan bir gerekçeye atıf yapılarak karar verilmesinin anayasa ve kanun maddelerine açıkça aykırı olduğu- Dairenin kaldırma kararındaki usul eksikliklerini tamamlayan ilk derece mahkemesinin önceki kararı ile bağlı olmaksızın davacının tamamen ıslah ettiği davasındaki iddiaları ile davanın tamamen ıslahı üzerine davalı tarafça verilen cevap dilekçesindeki savunma ve def'ileri (zamanaşımı) hakkında dosyaya sunulan tüm delilleri de değerlendirilerek denetime elverişli uygun bir gerekçe yazmadığı, kararın bu haliyle gerekçesiz olduğu-
Mahkemece, borçlu tarafından öne sürülen tüm iddialar ayrı ayrı değerlendirilerek gerekçe oluşturulması gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek HMK'nun 297/2. maddesine aykırı şekilde gerekçesi açıklanmaksızın hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemenin " haciz tarihi itibariyle yapılan iş ve ödeme miktarları da göz önünde bulundurularak mahcuzların mülkiyetinin davacı 3. kişiye geçip geçtiği anlaşıldığından davacının istihkak davasının kabulüne" şeklindeki, anlam bütünlüğü bulunmayan ve tek cümleden oluşan gerekçenin, 6100 Sayılı HMK' nun 27. ve 297. maddelerinde açıklanan nitelikte bir yasal gerekçeyi içermediği- Mahkemece bir bütün olarak davacının istihkak davasının kabulüne karar verilmiş ise de, davanın esası hakkında asıl ve birleşen dosyalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, asıl ve birleşen dosyalarda farklı tarihlerde haczedilen menkuller yönünden de istihkak iddiasında bulunulduğu halde bunları da kapsayacak bir hüküm kurulmamasının hatalı olduğu- İstihkak davasının konusu "menkul mallardan" oluşmasına rağmen hüküm yerinde "taşınmazlar üzerindeki" hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Yargılama giderlerine mahkemece re'sen hükmedileceği- Davanın esasına yönelik karar verildiğine göre; hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak tazminata, harca ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-