Davalılar arasındaki tasarrufun iptali istemi- Senedin tasarruf tarihinden önceki bir ticari ilişkiye dayalı olduğunun da ispat edilememiş olması Mahkemece İİK 277 ve devamı maddelerine uygun olarak tasarrufun iptali dava şartlarının olup olmadığı (davacının alacağının gerçek olması, takibin kesinleşip kesinleşmediği, icra dosyasından usulüne uygun alınmış aciz vesikası olup olmadığı, borcun doğumun tasarruf tarihinden önce olup olmadığı) irdelemeksizin gerekçede 278-279-280 md. tartışılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde tarafların müterafik kusurlu oldukları belirtilmesine rağmen davalı bankanın tam kusurlu olduğu şeklinde mahkemece alınan bilirkişi raporunda tespit edilen davacının tüm alacak miktarının davalı bankadan tahsiline karar verildiği, buna göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararında gerekçe ile hüküm çelişkisinin bulunması usul ve yasaya aykırı görülmekle 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesi ve devamı maddelerine göre hükmün bozulması gerekeceği-
İlk Derece Mahkemesince asıl dava yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin iade kararına atıf yapılarak karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, asıl dava hakkında kaldırılan İlk Derece Mahkemesi kararındaki hükümle yetinildiği, hükmün muğlak bırakıldığı, hükmün bu hali ile infaza uygun olmadığı-
Hangi davacının sorumlu olduğu açıklanmadan "davacıdan" denilerek, taraf yerine, vekiller lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince bu hususların gözden kaçırılması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı Lego Teşhir Elemanları San. ve Tic. A.Ş. (Yeni Unvan: Tab 25 Market Ekipmanları San. ve Tic. A.Ş. ) vekili istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak sureti ile verilen karar gerekçesinde, İlk Derece Mahkemesince markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti kararı yerinde olmakla ürünlerde kullanıma dair başkaca tespitin yapılmadığı ve davacı delilleri arasında kullanıma dair başkaca delil bulunmadığı dikkate alındığında davanın tam kabulü ile Lego ibaresini öne çıkaracak tüm kullanımların her türlü tabela, tanıtım vs.. ambalaj malzemesi, poşet, çanta, gibi tanıtım vasıtası, ve katalog, üretim, satış, pazarlama dağıtım ve ticari maksatla elde bulundurmasının önlenmesine, var olanların toplatılmasına, üzerlerinde yer alan LEGO VE LEGOSTAND ibarelerinin silinmesine, silinmeyenlerin imhasına karar verilmesinin yerinde olmadığı belirtilmiş ise de hükmün 3 üncü fıkrasının (ç) bendinde Lego ibaresini öne çıkaracak tüm kullanımların her türlü tabela, tanıtım vs.. ambalaj malzemesi, poşet, çanta, gibi tanıtım vasıtası, ve katalog, üretim, satış, pazarlama dağıtım ve ticari maksatla elde bulundurmasının önlenmesine, var olanların toplatılmasına, üzerlerinde yer alan LEGO VE LEGOSTAND ibarelerinin silinmesine, silinmeyenlerin imhasına karar verildiği, bu suretle gerekçe ile hüküm fıkrasının çelişki içerdiğinin görüldüğü, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince, ilgili yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir, denetlenebilir ve kendi içerisinde çelişki içermeyecek nitelikte uygun bir gerekçe ve hüküm kurulması gerektiğinden kararın usulen bozulmasına karar vermek gerektiği-
Davalı adına kayıtlı dava konusu endüstriyel tasarımların yeni ve ayırt edici olmadıkları iddiasına dayanan hükümsüzlüğü istemi- Hüküm fıkrasında çelişki-
İcra Müdürlüğü tarafından oluşturulan icra emrinde ise takip talebinde yazılı miktarlardan bahsedilmeyip takip talebinde olmayan ............... TL alacağın belirtildiği anlaşılmakla icra emrinin bu hali ile asıl alacak, işlemiş faiz ve toplam alacak miktarları bakımından takip talebine uygun olmadığının, ayrıca takip talebinde ve icra emrinde, yapılan tahsilâtların hangi alacaktan ne şekilde mahsup edildiğinin belirtilmediğinin, öte yandan, alacaklının da ifade ettiği üzere, yapılan mahsup noktasında da netliğin bulunmadığının ve icra emrinde hangi aylara ilişkin, hangi tarihler arasında ne miktarda nafaka alacağı talebinde bulunulduğunun kesin ve açıkça ortaya konulmadığının görüldüğü, dolayısıyla bu belirsizliklerin tek başına icra emrinin iptali suretiyle düzeltilemeyeceği, o halde, İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesine şikayet yoluyla başvuran altı davacı/borçlu olup, gerekçeli karar başlığında şikayetçi borçlu .......... Ltd. Şti'ne yer verilmediği gibi hüküm kısmında da hangi "davacı borçlular" yönünden icranın geri bırakılmasına karar verildiğinin açık olmadığının, istinaf incelemesi sonucunda da Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının araç haczi talebinin borçlu ................ Ltd. Şti. yönünden zamanaşımını keseceğinin değerlendirildiğinin görüldüğü, İlk Derece Mahkemesinin hükmünün, bu açılardan HMK'nın 297/2. maddesinde belirtildiği üzere açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak nitelikte olmayıp, infazda tereddüde yol açacağı anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesi kararının sair temyiz itirazlarının incelenmeksizin bozulması gerekeceği-
İlk Derece Mahkemesince, asıl ve birleşen davalar hakkında HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, ............. E. sayılı birleşen dosya hakkında hüküm kurulmamasının hatalı olduğu-
İlk Derece Mahkemesince benzerlik ve iltibas iddiası ile davalının markasının hükümsüzlüğü talebine ilişkin davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamı ile ilgisi bulunmayan "sigorta sözleşmesine konu emtianın içerisinde taşındığı konteynırın poliçe teminat kapsamında olmadığı açıklanan nedenle kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu" gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, bu durum karşısında, temyiz konusu yapılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, 6100 sayılı Kanun'un 297 ve 298 inci maddelerinde belirtilen unsurlardan özellikle gerekçe bakımından denetime elverişli olmadığı, o halde dosya kapsamıyla ilgisi bulunmayan gerekçe ile hüküm tesisinin doğru olmadığı-