Davalının askerde olduğu dönemde davalının abisi adına alınan plakayı, davalı askerden geldikten sonra beraber çalıştırdıkları, daha sonra plakanın davalıya devredildiği uyuşmazlıkta, ticari plakanın davalı ve abisine ait olup davalı tarafından abisinden devralınan kısmın, abisine düşen yarı payı bulunduğu, bu yarı payın kişisel malı niteliğinde olduğunun ispat yükünün davalıda olduğu, abiden alınan bu kısmın kişisel mal niteliğinde olduğu somut delillerle ispatlanamadığından, ticari plakanın karar tarihine en yakın tarihteki değerinin yarısının davacının edinilmiş malı kabul edilerek, bu kısım üzerinde davacı lehine katılma alacağına hükmedilmesi gerektiği- "Bilirkişi tarafından belirlenecek değere göre artırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla" ... şimdilik bir dava değeri gösterilmek suretiyle açılan katılma alacağına ilişkin davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu-  Mahkemece, davanın kısmi dava ve talep açıklama dilekçesinin de ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, (plaka yönünden verilen) bozma ilamına uyulduğuna göre, katılma alacağı talebinin niteliği gereği hukuki sebebi aynı olan tek alacak davası olması nedeniyle bozma ile bir önceki karar ortadan kalktığından, bozma sonrası verilecek yeni karar ile alacak miktarları ve kabul-ret oranları değişeceğinden, infazda tereddüt oluşmaması ve temyiz edilmeyerek bozma kapsamı dışında kalması yolu ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hak oluştuğu da gözetilerek bozma kapsamı dışında kalan tasfiye konusu diğer mallar (taşınmaz ve araç) yönünden de yeniden hüküm kurulması gerektiği-
İtiraz Hakem Heyetince, sigorta hakemi kararının vekalet ücretine ilişkin bendinin kaldırılarak, 9.200,00 TL vekalet ücreti olarak değiştirilmesine, geri kalan kısmının aynen infazına karar verildiği, ancak, bozma ile önceki karar kalktığından bu haliyle infazı kabil bir hükmün bulunmadığı, itiraz Hakem Heyeti, bozma sonrasında da bozmaya uygun olarak HMK'nın 297 nci maddesi gözetilerek hüküm kurması gerekirken, bozma ile kalkan ve bu aşamada ortada olmayan İtiraz Hakem Heyetince "kararın aynen infazına" şeklinde hüküm tesisi yoluna gidilmesinin doğru olmadığı-
Davalılar arasındaki tasarrufun iptali istemi- Diğer davalının borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olduğunun davacı tarafından ispat edilememesi- Dava konusu borcun da ödenmiş olması- Yargılama gideri ve vekalet ücretinin hangi davalıdan tahsil edileceğinin açık olmaması, diğer davalılar hakkındaki talepler yönünden olumlu-olumsuz karar verilmemesi nedeniyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmasının doğru olmadığı, kararın bu nedenlerle re’sen bozulması gerektiği-
Asıl dava tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine; karşı dava vasiyetnamenin tenfizi isteğine ilişkindir.
Sonradan yazılacak gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı-
Kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemi- Davacının miras payı yönünden iptal - tescil kararı verilmekle yetinilmesi, kalan payın davalılar üzerinde bırakılması gerekirken davalıların üzerinde kalması gereken pay yönünden de tescil nedeni değiştirilecek şekilde iptal - tescil kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir...
Gerekçeli kararda, "istinaf kanun yoluna başvuru süresi 15 gün olarak" belirtildiğinden, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf sebeplerinin esastan incelenmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, davalının mahkemeye erişim hakkını zedeleyecek şekilde, istinaf dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru görülmediği-
Daire bozmasından sonra İtiraz Hakem Heyeti tarafından bozma kararı doğrultusunda uyuşmazlığı sona erdirecek ve infaza elverişli yeni bir hüküm oluşturulması gerekirken ''davalının itirazının kısmen kabul kısmen reddi ile; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının sonuç kısmının 3 nolu bendinde yazılı ibarenin çıkarılarak yerine ''4.256,67 TL'' ibarelerinin yazılıp buna göre infazına, kararın bu şekilde düzeltilmesine ve kararın diğer bölümlerinin aynen geçerli olduğuna " şeklinde karar verilmekle yetinilmiş olmasının usul ve yasaya uygun bulunmadığı, hükmün açıklanan nedenle bozulması gerektiği-
Bozma uyarınca İtiraz Hakem Heyetince bozmaya uygun olarak esas hakkında uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda; Daire bozmasından sonra İtiraz Hakem Heyeti tarafından bozma kararı doğrultusunda uyuşmazlığı sona erdirecek ve infaza elverişli yeni bir hüküm oluşturulması gerekirken "21.09.2020 tarih 2020/İHK-16336 sayılı hakem kararının aynen infazına" şeklinde karar verilmekle yetinilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olmadığı-