Davacılar dava dilekçesi ile meydana gelen trafik kazasında bir kısım yakınlarının öldüğünü ve yaralandığını, keza kendilerinin de aynı trafik kazasında yaralandığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuş olmakla birlikte söz konusu yaralanmalar ve ölümler nedeniyle hangi davacının ne miktarda tazminat talep ettiği hususu açık olmadığından, talep ettikleri manevi tazminat miktarlarının mahkemece ayrı ayrı açıklattırması gerektiği-
Mahkemece yapılan araştırmada, davalılardan ...’in yurtdışında olduğu belirlendiği halde, davalının yurtdışı ikamet adresi usulüne uygun şekilde araştırılmaksızın davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligatın ilanen yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda davalı ...’in adresinin meçhul olup olmadığı belirlenmeden doğrudan ilanen tebligat yapılmış olması nedeniyle yapılan tebligatın usulüne uygun olduğundan ve davada usulünce taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği- Mahkemece yapılan keşif sonucunda elde edilen fen bilirkişi raporundaki krokinin ölçeksiz olup, koordinatlarının belirlenmediği ve hüküm vermeye yeterli olmadığı görüldüğünden, mahkemece, yerinde uzman bilirkişiler vasıtası ile keşif yapılarak infaza ve denetime elverişli rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İstinaf başvurusunun kısmen dahi olsa kabul edilmesi halinde, öncelikle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi, yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, bir yandan davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK 353/(1-)b.1 esastan reddine karar verilirken, diğer yandan davalı vekilinin HMK. 353/(1)-b.2 uyarınca vekalet ücretine yönelik istinaf talebi kabul edilmesine rağmen, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmamasının ve yalnızca ilk derece mahkemesi hükmünün vekalet ücreti ile ilgili bölümü yönünden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İcra takip dosyasında, hükmedilecek alacağın tahsili yönünden talepte bulunulmuş olduğundan mahkemece verilecek haciz ve satış isteme yetkisinin de belirtilen dosyalarla ilgili olarak verilmesi gerektiği, ilgili dosyalar açıkça belirtilmeksizin alacaklıya taşınmazla ilgili icra takibi yapması, haciz ve satış isteme hususlarında yetki verilmesinin doğru olmadığı-
Tazminat yönünden taraf delillerinin toplanıp ve tazminat talebi yönünde olumlu olumsuz karar verilmesi gerektiği-
HMK 297. maddesi gereğince taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile çelişkili ve infazda tereddüt oluşturacak hükmün bozulması gerektiği-
Taşınmazın bir kısmı ... oğlu ölü ..., ... oğlu ölü ... ve ... oğlu ölü ... adına kayıtlı olduğundan davacıların vekillerine kayıt maliklerinin Hazine hasım gösterilmek suretiyle açılacak mirasçıların tespiti davası ile belirlenecek mirasçılarına yöneltilmesi açısından imkan ve süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması, malik hiç mirasçı bırakmadan ölmüş ise şimdiki gibi Hazine aleyhine açılan davanın devamı ile taraf delilleri toplanarak TMK'nin 501.maddesi de dikkate alınarak, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, Hazine ve Kayyım aleyhine davaya devam edilerek karar verilmesinin hatalı olduğu- Hükümde kayıt maliklerinin paylarının iptaline karar verildiği halde, pay oranı gösterilmeden m2 olarak tescile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava dilekçesinde “..müvekkilime ait suya ve taşınmazda bulunan çeşmeye vaki müdahalenin men’ine karar verilmesi” şeklinde talepte bulunulduğu halde, mahkemece; bu talepler hakkında herhangi bir inceleme, araştırma yapılmaksızın bahsi geçen taleplere ilişkin olumlu olumsuz açık bir karar verilmemesinin doğru görülmediği, o halde mahkemece, dava dilekçesinde belirtilen su deposu ve çeşmeye ilişkin tarafların varsa eksik delilleri toplanarak HMK mad. 297/2 uyarınca açık bir karar verilmesi gerektiği-
Ergin kişi tarafından baba olduğu iddia edilen ve 01.01.2015 tarihinde vefat eden mirasbırakanın mirasçıları aleyhine terditli olarak açılan; ölüme bağlı tasarruf yolu ile evlilik dışı doğan çocuğun tanınması, bu talep kabul görmez ise babalığın hükmen tespiti ile davacının, baba olduğu tespit edilenin nüfus kaydına tescili ile mirasçı olduğunun tespiti istemlerine ilişkin davada; İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının düzeltilmesi durumunda, öncelikle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi halinde de yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, babalık hükmüne yönelik herhangi bir hüküm kurulmadan İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkrasının düzeltilmesine rağmen, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmaması ve yeniden tüm talepler hakkında hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-
Usul hukukunda yer almamakla birlikte uygulamada tefhimden sonra temyiz süre tutum dilekçesi veya kararın tebliğinden sonra gerekçeli temyiz dilekçesi sunulmak suretiyle kararın temyiz edildiği hâllerde kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanılması mümkün olduğundan gerekçeli kararın bu hâllerde de taraflara tebliğinin gerektiği-