Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dava dilekçesinde 112 parsel ile 111 parsel arasında ise sınır tespiti yapılarak var ise müdahalenin menine karar verilmesi talep edilmesine rağmen Mahkemece bu talep yönünden yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı vekilinin, 879 ada 21 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak elatmanın önlenmesi, eski hale getirilme tazminatı ve haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat davası açmış olmasına rağmen, sadece 21 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak eski hale getirme tazminatı hakkında hüküm tesis edilmesinin, elatmanın önlenmesi ve manevi tazminat talebi hakkında olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemesinin,hakimin kararında taleplerin her biri hakkında verilen hükmü açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ilkesine aykırı olduğu-
Dava dilekçesindeki isteklerden biri hakkında karar verilmemesi, HMK hükümlerine aykırılık teşkil eder mi?
Mahkemece kararın gerekçe kısmında davalı ...'nın kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş ancak hüküm kısmında tarafların kusur oranları dikkate alınmak suretiyle maddi tazminat talebinin kabulü ile ............-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte alınmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, sigorta şirketlerinin poliçe limit miktarı kadar sorumlu tutulmalarına karar verildiği, bu durumda kararın hüküm ile gerekçesinin çelişkili olduğu-
Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm kurulamayacağı, bozma sonrası mahkemece “Mahkememizce verilen karar Yargıtay ilamı ile hafta tatili, yıllık izin ve fazla mesai ücretleri yönünden bozulmuş, kıdem tazminatı, ilave tediye alacağı, ulusal bayram genel tatil ücreti yönünden kesinleştiği görüldüğünden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulduğu, Yargıtayca bozulan kararın, sonraki kararın eki niteliğinde olmadığı, bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirdiği, mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamayacağı, bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararların HMK.’nin ilgili maddesine uygun olması gerektiği-
Mahkemece gerekçe ile uyumsuz olacak şekilde karar verilmesi isabetli olmadığından, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekeceği-
İlk Derece Mahkemelerince yapılan vakıa incelemesi Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yerinde bulunmadığı takdirde İlk Derece Mahkemesi kararının bütünüyle ortadan kaldırılması ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde yeniden bir hüküm kurulması gerekeceği, aksi halde, aynı dosyada infazı kabil birden fazla kararın ortaya çıkması tehlikesine ve HMK’nin 297. ile 359. maddelerine aykırı olarak infazda tereddüde sebebiyet verilebileceği-
Davalı kuruma, birleştirilen dosyadaki dava dilekçesi ve cevap süresi uzatım kararı ve bozma sonrası verilen gerekçeli karar dışında herhangi bir tebligat çıkarılmadığı, hal böyle iken, davalı kurumun haberi olmaksızın yargılama sonlandırılarak savunma hakkının kısıtlanmasının doğru olmadığı- Tarafların iddia ve savunmalarının neden ibaret olduğu, ihtilaflı hususlar, hukuki uyuşmazlık, delillerin ne şekilde değerlendirildiği, birleşen davalı SGK ve asıl davalılar sürücü ve işleten bakımından davanın neden kabul edildiği, asıl davalı ... bakımından davanın neden reddedildiği açık olmadığından, bu hususun bozma nedeni olduğu-
Dava konusu aracın, davalılar tarafından garanti kapsamında onarımının yapılacağı ve ancak davacının onarım istemeyip aracın misli ile değişimini istediği için tevdi mahalli tayin ettirdiği ve aracın tevdi mahalline bırakıldığı, davacının aracına tevdi mahalli tayin ettirmesinden davalıların sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle hükümde tevdi mahalline teslimine ilişkin aracın tevdi mahallinde doğmuş masraflarının davalılara ait olmak üzere; davacıya iadesine, talep edilen masrafların yargılama gideri içerisinde değerlendirilmesine karar verilmesinin doğru olmadığı ve aracın davacıya iadesi ile yetinilip tevdi mahalli masraflarının davacıya ait olması gerektiği-
Mahkemece yüze karşı verilen kısa kararda, davanın kabulü ile .......... TL alacağın yasal faizi ile birlikle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, gerekçeli kararda ise davacı vekilinin elatmanın önlenmesi talebi yönünden kısa kararda yer almayan kabul sonucuna yer verildiği, bu şekilde, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulduğu-