Mahkemece, 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmasına rağmen, karar yerinde ilgili yasa maddeleri tartışılmadan, taşınmazların gerçek değeri ile tapuda yazılı satış bedelleri arasında fahiş fark bulunduğu, davalılar arasında akrabalık tespit edilemediği, davalıların bir kısmının komşu oldukları, ancak 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerindeki şartların oluşuğu şeklinde eksik gerekçeyle davanın hangi gerekçe ile kabul edildiği tartışılmadan karar verilmesi isabetli olmamakla birlikte tasarrufun iptali talep edilen taşınmazın tapuda gerçekleşen ......... tarihli ve .......... yevmiye numaralı satışında birden fazla davalıya satış yapılmasına rağmen yazılı şekilde infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesinin isabetli olmadığı- Tapu kayıtlarından, dava konusu taşınmazın davalı borçlu tarafından davalı üçüncüye, ondan da dava dışı şahsa devredildiğinin anlaşıldığı, bu durumda mahkemece davacı alacaklı tarafından 4. kişi konumundaki kişinin kötü niyetli olduğunun ileri sürülmesi halinde adı geçenin davaya dahil edilip edilmeyeceği hususunda seçimlik hakkının hatırlatılması, davaya dahil ettiği taktirde 4. kişiye tebligat yapılarak ve davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması, aksi halde üçüncü kişi yönünden davanın tazminata dönüştüğü kabul edilerek iptal koşullarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece kısa kararda ve hükmün gerekçesinde dava konusu borcun dava sırasında ödendiğinin, davanın konusuz kaldığının, bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğinin belirtildiği, yargılama giderlerinden davalıların sorumlu olacağı yazılmasına rağmen, hükmün 4. bendinde davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacının aleyhine davalılar yararına vekalet ücretine hükmedildiği, yine 5. bendinde de davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verildiği, bu şekilde hem hükmün kendi içinde, hem de gerekçe ile hüküm fıkraları arasında çelişki oluşturulduğu-
Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkemenin bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermesi, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemesi, başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği; istikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen kararın 'direnme kararı' olmayıp, 'bozmaya eylemli uyma' sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesine karar verilen asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği-
Eldeki tasarrufun iptali davasında amaç; davacının tazminat alacağının tahsiline ilişkin olup davalılar arasındaki satışın iptaline gerek olmaksızın davacıya alacak miktarının tahsiline imkan verecek şekilde satış yetkisinin verilmesi gerekirken davalılar arasında satış işleminin iptali yönünde hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu, ne var ki, belirlenen bu yanılgının giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Bölge Adliye Mahkemesince, hükmün gerekçe kısmının A cümlesinde “....takip alacaklısı sıfatı bulunmayan ....ye karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir.....” şeklinde gerekçe oluşturulduğu, B cümlesinde “........ve Paz.A.Ş yönünden icra mahkemesine yapılan başvurunun değerlendirilmesinde....borçlu tarafın isteminin derdestlik nedeniyle usulden reddi gerekir....” şeklinde gerekçe oluşturulduğu, hükmün karar kısmında ise; “ ...."a-Davanın Anadolu Motor Ürt. Ve Paz. A.Ş. yönünden derdestlik nedeniyle usulden reddine, .... ve Paz. A.Ş. yönünden pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine, şeklinde karar verildiği belirtilerek kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişki oluşturulduğu-
Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf incelemesi yapılan dosyaya ilişkin kararda başka bir dosyanın gerekçesine ve hüküm fıkrasına yer vermesi ve dosyadan el çekildiği halde hatanın " ek karar " adı altında düzeltilmesinin dosyaya özgü gerekçe oluşturma zorunluluğuna ilişkin Anayasal ve yasal düzenlemelere aykırı ve belgelendirmeyi bozucu nitelikte olduğu-
Asıl ve birleşen davalarda bozma ilamlarından sonra karar verilmiş olup, sair ret kapsamında bozma dışında bırakılan davalar ile ilgili verilen kararlar yararına olan taraf için usulî kazanılmış hak oluşturur ise de, hükmün bozulması ile verilen ilk karar bütünüyle ortadan kalktığından mahkemece sair ret kapsamında kalsa dahi her bir davada taraflara yüklenen hak ve borçları ile yükümlülükleri gösterecek şekilde 6100 sayılı HMK’nın 297. ve devamı maddelerine uygun karar yazılması gerekeceği-
Her ne kadar ilk derece mahkemesince bu durum tespit edilerek "gerekçeli kararın UYAP'ta yazılması sırasında gerekçe kısmının sistemden kaynaklandığı düşünülen bir hata nedeniyle kaydedilemediği ve kararın bu şekilde güvenli elektronik imza ile imzalanarak UYAP veri tabanına aktarıldığına" ilişkin imzalı tutanak düzenlenmiş ve dosya kapsamı ile uyumlu bilgileri içeren gerekçeli karar ayrıca yazılmış ise de HMK’nın 297. maddesiyle HMK Yönetmeliğinin UYAP uygulamalarına ilişkin 5. maddesi nazara alındığında UYAP kayıtları ile fiziki dosya kayıtlarının örtüşmesi gerektiğinin, yazılan ve kaydedilen kararın sonradan değiştirilemeyeceğinin, ortada usulüne uygun, Yargıtay denetimine elverişli bir gerekçeli karar bulunmadığının görüldüğü, o halde, ilk derece mahkemesince, HMK hükümleri doğrultusunda, usulüne uygun nitelikte bir gerekçeli karar yazılması gerekeceği-
Trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-