Mahkemece HMK’nın 297. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca her bir talep hakkında açık ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulması gerekeceği- Davalının dava konusu senedi bedelsiz olduğunu bile bile kötü niyetle iktisap ettiğinin ispatı için gösterilen ve mahkemece dinlenen tanığın beyanının, davalının kötü niyetini ispata yeterli olmadığı, ayrıca hükmüne uyulan bozma ilamından önceki gerekçeli kararda yapılan ticari defterlere ilişkin tespitlerin tekrarlanmasının da doğru olmadığı-
Gerekçesiz karar verilmeyeceği- Mahkemece davanın tümden reddine yönelik olarak verilen kararda "3 adet çek garanti bedeli talebine" yönelik olarak bilirkişilerce davalı kefillerin bu konuda sözleşmesel bir sorumluluğu olmadığı bildirildiği halde bu konuda gerekçeli kararda herhangi bir gerekçe gösterilmemesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesinin nihai kararları tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz edilebilir ise de “tefhim” kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması gerektiği- İcranın geri bırakılması kararına karşı alacaklının 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açıp açmamış olması halinde, "alacağın zamanaşımına uğradığı" hususunun kesin hüküm teşkil edeceği ve icranın geri bırakılması kararının, takibin iptaline ilişkin sonuçları doğuracağı ve icra dosyasındaki mevcut hacizlerin kalkacağı, alacaklı tarafından açılmış böyle bir dava varsa sonucunun istihkak davasında "bekletici mesele" yapılacağı ve dava sonuna kadar icra takibinin duracağı, davanın kazanılması halinde duran icra takibine devam edileceği, davanın kaybedilmesi halinde ise dosyadaki hacizlerin kalkacağı-
İstinaf Mahkemesince verilen hükümde, “....aracın üzerindeki borçlardan ari olarak...” sözlerindeki “....borçlardan...” sözcüğü dar anlamda olup, bunun yerine “...takyidatlardan...“ kelimesi yazılması gerektiği, ayrıca hüküm fıkrasında araç bedeli ve aksesuar bedelinin ödenmesi için aracın üzerindeki takyidatlardan ari olarak davalılara fiilen teslimi şart koşulduğu halde; faizin başlangıcı için aracın sadece fiilen tesliminin şart koşulmasının doğru olmayıp, kısmi bir çelişki oluşturduğundan hükmün bozulmasını gerektirmişse de; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda borçlu, takip dayanağı ilamın istinaf yolu ile ortadan kaldırıldığını, kaldırılan bir ilama dayanılarak takip yapılamayacağını şikayetinin yanında, ilama aykırı olarak fazla meblağ talep edildiğini, fazla faiz hesaplandığını, ilam vekalet ücreti ve yargılama giderlerine var olmayan bir karar tarihinden itibaren faiz işletildiğini, müvekkilinin harçtan muaf olmasına rağmen icra emrinde harç ve tahsil harcının yer aldığını icra vekalet ücretinin de fazla olduğuna yönelik şikayetlerinin de olduğu yine istinaf dilekçesinde de bu şikayetlere yer verildiği halde, gerek ilk derece mahkemesince gerek Bölge Adliye Mahkemesince, işbu şikayetler hakkında gerekçesi de açıklanmak suretiyle olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği görüldüğünden; İlk Derece Mahkemesi’nce söz konusu şikayetler hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi, Bölge Adliye Mahkemesi’nce de değerlendirilmemesi nedeniyle, HMK'nun 297. maddesi gereğince, şikayetin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Rücuen tazminat davası-
Davacı tarafından Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan talep konusu alacak kalemleri ayrı ayrı miktarlandırılmak suretiyle dava açılmadığı ve yine ayrı ayrı miktarlandırılmak suretiyle ıslah yapılmadığı, mahkemece Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacak kalemleri ayrı ayrı belirtilmeksizin net 19.605,95 TL Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin hüküm kurulduğu, bu şekilde kurulan hükmün ilgili Yasa maddesi uyarınca usulüne uygun bir hüküm olarak kabulünün mümkün olmadığı, zira taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların ayrı ayrı sıra numarası altında faiz başlangıç tarihleri de gözetilmek suretiyle belirtilmesi gerekirken alacağın tek kalem şeklinde belirtilmesinin hükmün denetimini engellediği, mahkemece yapılacak işin, davacı tarafa toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepleri açıklattırılmak suretiyle toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak kalemleri ayrı ayrı belirtilerek hüküm kurulması olduğu-
Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği- Davalı lehine veya aleyhine herhangi bir hüküm kurulmamış olmasının hatalı olduğu-
İşveren tarafından yüklenici işçilerine ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili için açılan davada davalılar mecburi dava arkadaşı olmadığından her bir davalı için sorumlu olunan miktar ayrı ayrı belirlenip tahsil hükmünün de ayrı ayrı kurulması gerekeceği-