Gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı- Kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması, yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin kanunun emredici nitelikteki maddelerine aykırı olacağı-
Soybağının reddine ilişkin davada, kısa kararda hakkında hüküm kurulmuş olan kişi hakkında gerekçeli kararda hüküm kurulmamasının ve diğer bir kişinin kimlik bilgilerinin kısa karardan farklı ve hatalı yazılmasının her iki hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturduğu-
8. HD. 16.02.2017 T. E: 2016/21980, K: 1926-
Tapu iptali ve tescil davası-
Somut olayda, borçlu, konulan hacizlerin 5393 sayılı Yasa'nın 15. maddesi 6. fıkrası kapsamında da usulsüzlüğü ve kaldırılması talebinde bulunduğu, mahkemece, haczedilmezlik şikayetine konu mahcuzlar borçlu tarafa açıklattırılıp, nitelikleri de göz önünde bulundurularak, anılan yasa kapsamında inceleme yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Hükmün "gerekçesi ile kısa karar uyumlu olmayıp" taraflar yönünden şüphe ve tereddüt uyandıracak nitelikte olduğundan hükmün bozulması gerektiği-
Alacaklının İİK'nun 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davada, davalı 3.kişi vekilinin tazminat istemine yönelik temyiz itirazlarının incelenirken; davalı 3.kişi tarafından, tazminat talebinde bulunulmuş olmakla birlikte bu taleple ilgili olumlu olumsuz herhangi bir kararın verilmediği, oysa, HMK'nun 297. maddesinde, hükmün hangi hususları kapsayacağı sayılmış olup, anılan maddenin 2. fıkrasında, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı 3. kişinin tazminata ilişkin talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Karşı davacı vekiline, kimleri hangi talepler için davalı gösterdiği açıklattırılarak, hükümde her bir davalı için ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken, HMK'nın 297. maddesine aykırı olarak, infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Yüklenici kooperatif üyesinin, doğrudan arsa sahibinden kendisine isabet eden bağımsız bölümün adına tescilini isteyebilmesi için, öncelikle yüklenici kooperatifin sözleşme gereğince tüm edimlerini ifa etmesi zorunlu olduğu gibi üyenin de kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi veya kooperatife borcu olmasına rağmen diğer ortaklara tapunun devredilmiş olması gerektiği-
Davaların, sözleşmelerde vekilinin imzaladığı arsa sahiplerinin kendilerine değil, onların adına vekillerine karşı dava açıldığı anlaşıldığından ve bir davada, dava takip yetkisi kural olarak asıla ait olduğundan, onun adına vekiline dava açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu; mahkemece, anılan davalarda, haklarında vekillerine karşı dava açılan ve dava dilekçesi ve diğer belgelerin tebliğ edilmediği, böylece savunma hakları da kısıtlanan arsa sahiplerine karşı dava açılması için birleşen davalarda davacı kooperatife süre verilmesi ve açılan davanın eldeki dava ile birleştirilerek işin esasına girilmesi gerektiği- Kendisine dava dilekçesi tebliğ edilmeden ve savunması alınmadan hakkında karar verilen davalının savunma hakkının kısıtlanmış olduğu ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği- Birleşen davada, karşı dava açan davalıların davaları halde bu davalar hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmaması ve yine birleşen diğer davalarda davacı kooperatif vekili, tapu iptal ve tescil talebinin yanında yüklenici sıfat ve haklarının kooperatife ait olduğunun tespiti muarazanın giderilmesi ile müdahalenin meni istemlerinde bulunduğu halde bu talepler hakkında da bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu (HMK. mad. 297/2)
Davacı taraflar arasında imzalanan ticari nitelikteki genel kredi sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığının tespitini dava dilekçesinde talep etmekle, bu miktar üzerinden nispi harcı ikmal etmesi gerekeceği- Bahse konu senedin temlik cirosuyla devredilmediğini kanıtlama yükümlülüğünün davacı bankada olduğu- Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, mahkemece verilen kararın HMK'nun 297. maddesine aykırı davranılarak gerekçesiz olarak yazılması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı halde, her biri hakkında kurulan hükmün, hüküm fıkrasında açıkça gösterilmemesinden dolayı, kararın bu yönü ile de hatalı olduğu-