Tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunlu olduğu- Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak olmadığı- Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa mad. 141 ile HMK'nın ilgili maddelerine aykırı bir durum oluşturacağı ve anılan hususun kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödev olduğu, aksine düşünce ve uygulamanın yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmayacağı-
Şikayet dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve şikayet nedenlerinin her birinin ayrı ayrı tartışılarak bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığının ve verilen kararın ne olduğunun hükümde birer birer açıklanıp gösterilmesi gerekeceği-
HMK. mad. 297/2 uyarınca mahkemelerce verilen kararların, her bir istek hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunması gerekeceği ve anılan husus kamu düzeniyle ilgili olup, temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemi-
Mahkemece, bozma ilamına uyularak aylık 400 TL kira bedelinden davacının hissesi olan 3/16 oranında itirazın iptaline karara verilmiş olup, davalının itirazının hangi miktar üzerinden iptal edildiği hükümde gösterilmeyerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verildiğinden, infazda tereddüt yaratacak ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Asıl ve birleştirilen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-
İşyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemi-
Kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarrufların tarihleri ne olarsa olusun geçersiz olacağı- Tasarrufun iptali davası açılınca amme alacaklısının başlattığı takipteki asıl alacağa bağlı feri alacaklar dava tarihinde sabit hale gelmeyeceğinden (yürümeye devam edeceğinden) alacağın dava tarihindeki miktarıyla sınırlı olarak karar verilmeyeceği-
Mahkemece verilen kararın kısa karar ile gerekçeli karar ve gerekçe arasında çelişki bulunduğundan H.M.K.'nın 298/2.maddesi gereğince hükmün bozulması gerektiği-