Somut olayda davacının davalı yükleniciye gönderdiği 15.06.2010 tarihli ihtarname ile sözleşmenin ifa edilmesinin kendileri açısından imkânsız hâle geldiğini belirtip imalat bedelini talep etmesi nedeniyle sözleşmeyi geriye dönük olarak feshettiği, dolayısıyla müspet zararın istenemeyeceği, kâr mahrumiyetine ilişkin talebin reddi gerektiği-
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olduğu-
Muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil talebinin kabulü gerekirken davanın reddinin doğru olmadığı-
Davacı bakımından kesinleşmeyen ödeme emirleri üzerinden Kurumca haciz işlemi tatbik edilmiş olduğunun anlaşılması halinde, davaya konu ödeme emirlerindeki borçlar hakkında zamanaşımı sürelerinin işlemeye devam edeceği gözetilerek; her bir kurum alacağının muaccel hale geldiği tarihteki zamanaşımı süresini düzenleyen 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesi ve BK 125. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılarak çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Geriye etkili feshin en önemli sonucunun; tarafların sözleşmenin yapıldığı tarihteki mal varlığına getirilmeleri olduğu- Feshedilen sözleşme, arsa sahibi ve yüklenici arasındaki sözleşme olup, tasfiyenin bu kişiler arasında yapılması gerekirse de, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, yükleniciye finansman kolaylığı sağlamak üzere, daha inşaat aşamasında tapu devri yapılmakta, yüklenicinin de devraldığı bu tapuyu, sattığı bağımsız bölüme karşılık üçüncü kişilere temlik ettiği- Arsa sahibinin sözleşmeyi geriye etkili feshetmesi üzerine, sözleşme sanki hiç yapılmamış gibi, tarafların durumları sözleşme öncesine döneceğinden, yüklenicinin üçüncü kişiye yaptığı temliğin de artık sebepsiz kalacağı- Bu durumda Dairemiz uygulamalarına göre; fesih ve tasfiye işlemlerinin, üçüncü kişilerin haklarını da etkileyeceği, bir bakıma avans ödemesi niteliğindeki bu tapuların, arsa sahibine döneceği, devralan üçüncü kişilerin iyi niyet savunmalarının da dinlenemeyeceğinin kuşkusuz olduğu-
TBK'nun 125/III. maddesine göre; sözleşmeden dönme halinde tarafların karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulacağı ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebileceği, sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı, davacı iş sahibinin, sözleşme uyarınca üstlendiği edimlerini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmediğinden sözleşmeden dönmede kusurlu olup, sözleşmenin sona ermesi sebebiyle uğradığı zararının tazminini talep edemezse de; fazla ödemesi varsa sözleşmeden dönmede haksız olsa dahi, fazla ödenen iş bedelinin iadesini yükleniciden isteyebileceği-
Her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, alacaklının, temerrüde düşen borçludan aynen ifa ve gecikmeden dolayı uğradığı zararının veya aynen ifayı reddederek müspet zararının yahut sözleşmeyi feshederek menfi zararının tazminini seçimlik olarak isteyebileceği- Somut uyuşmazlığa söz konusu edilen sözleşmede yer alan hükmün haksız şart olduğu bu nedenle mahkemece, alıcıya bildirimde bulunma yükümlülüğünü içeren anılan madde hükmünün davacıyı bağlayamayacağı göz önünde tutularak, taşınmazın teslimi gereken tarihten takip tarihine kadar geçen süre hesaplanarak ve taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Sözleşmede belirlenen imalatları süresinde yapması gereken kiracının buna aykırı davranması halinde, davacı kiraya verenin, sözleşmeye aykırılık nedeniyle sözleşmenin feshini talep edebileceği gibi, sözleşme süresince bu tadilatın yapılmamasından dolayı eksik ifadan kaynaklanan zararının da tazminini isteyebileceği- Sözleşme devam ettiği sürece eksik yapılan imalatların bedelinin kendisine ödenmesini isteyemeyeceği- Söz konusu alacağın istenebilmesinin, ancak kiralananın tahliye edilmiş (kiralananın tasarrufunun kiraya verene geçmiş) olması halinde mümkün olduğu- Davacının talebi aşılarak işlemiş faize hükmedilemeyeceği- İtirazın iptali davasında "alacağın tahsiline" karar verilemeyeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde gecikme tazminatı (kira) ve gecikme cezasının (ifaya ekli cezai şart) ayrı ayrı alınabileceğine dair hüküm olmadığından, davacının cezayı aşan zararını ispat etmek koşuluyla talep edebileceği- Taşınmazın sözleşme uyarınca teslim edilmesi gereken tarihle teslim edilen tarih bulunarak gecikme tarihi belirlenip bu sürenin rayiç kira ve süreyle çarpımı sonucunda oluşacak zarar bulunması gerektiğinden ve bu miktarın sözleşmedeki tazminatı aşması mümkün olduğundan, mahkemece bu husus değerlendirilerek kira tazminatının cezayı aşan kısmının da hüküm altına alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğu- Tapu iptali ve tescil talebi yönünden yüklenici aleyhine karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmişse de, tapu malikinin 3. kişi olduğu nazara alındığında yüklenici aleyhine ikame edilen tapu iptali talebi yönünden pasif husumet yokluğundan red kararı verilmemesinin hatalı olduğu-
Kooperatif üyesinin güncellenmiş bedeli ödendikten sonra ifaden vazgeçilmesi durumu söz konusu olduğundan, hem ifadan vazgeçip, hem de ifaya bağlı cezai şart olan kira tazminatı talebinin TBK 125 uyarınca mümkün olmadığı-