Alacaklı tarafından takibe konu edilen 02.02.2006 tanzim tarihli, 05.08.2006 vade tarihli senette tanzim yeri bulunmadığından bu senedin kambiyo vasfının bulunmadığı, icra takibine konu alacak hangi zamanaşımı süresine tâbi ise, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde de aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı, bu durumda, kambiyo senedi niteliği taşımayan dayanak belgenin bono niteliğinde olmayıp, adi senet hükmünde olduğundan bu belge Borçlar Kanunu'nun 125. maddesinde düzenlenen on yıllık zamanaşımına tâbi olduğu, bahis konusu senet yönünden, şikayet tarihi itibariyle, bu sürenin dolmadığı ve dolayısıyla zamanaşımının gerçekleşmediği-
Sözleşmenin haklı olarak feshi halinde, istenen menfi zarar isteklerinde “kaçırılan fırsat” esasına göre hesaplama yapılması gerektiği- 'Kaçırılan fırsat'ın, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan eser sözleşmesinin haklı olarak feshedilmesi durumunda feshedenin uğradığı zararları talep edebilmesi olduğu ve sözleşmenin yapılmaması halinde uğranılamayacak zarar olarak ortaya çıktığı- 'Kaçırılan fırsat'ın, yüklenicinin sözleşmesine göre yapımını üstlendiği halde yapmadığı işin makul süredeki yeniden yapım bedeli ile sözleşmenin yapıldığı tarihte kendisinin sözleşme ilişkisine bağladığı teklife en yakın alınabilecek teklif fiyatı arasındaki farktan ibaret olduğu- Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin geriye etkili feshinde, sözleşmede kararlaştırılan ifaya ekli ceza niteliğindeki ceza koşulları, gecikme tazminatı gibi müspet zarar kapsamındaki zarar kalemlerinin kural olarak istenemeyeceği; bunların istenebilmesi için sözleşmenin feshedilmemiş olması ya da fesih halinde dahi talep edilebileceğinin sözleşmede kararlaştırılmış olması gerektiği- "El atmanın önlenmesi davasının geri alınması" niteliğindeki beyana karşı tarafça muvafakat edilmediğinden baki olan bu istek hakkında taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenen değeri üzerinden peşin harç ikmali de yapıldığı halde, olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının usulen doğru olmadığı- Yüklenici tarafından arsa sahibine peyder pey ödenmesi gereken bedelin belirlenen tarihlerde ödenip ödenmediğinin ve sözleşmedeki "aşamalı devir" hükmü gereğince; %25'i sözleşmenin imzalanmasını müteakip, %20'si yapı ruhsatı alındıktan sonra, kalan %55'i de inşaatın aşamalarına göre yükleniciye peyder pey verilmesi gereken arsa paylarının ve bağımsız bölümlerin devirlerinin yapılıp yapılmadığının ve yapıldıysa bu devirlerin zamanında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, söz konusu devirlere arsa sahibi aleyhine açılan tapu iptali tescil davasının ve bu davada verilen ihtiyati tedbir kararının etkisinin ne olduğunun, süresinde devir olmadığı takdirde yüklenicinin bunları arsa sahibinden talep edip etmediğinin belirlenmesi gerektiği-
Sözleşmede basım sayısı belirtilmemişse, yayımcının ancak bir basım yapma hakkı olduğu- Tarafların sözleşmenin süresini veya baskı adedini kararlaştırma zorunluluğunun emredici şekilde hükme bağlandığı- Taraflar arasında yapılan sözleşmelerde "baskı adedi" kararlaştırılmadığından davacının ancak bir baskı yapma hakkına sahip olduğu; bu nedenle 'meblağdan başka her ne nam altında olursa olsun şirketten herhangi bir talepte bulunulamayacağı'na ilişkin hüküm ve 'eserin müteakip baskılarına tercüme hakları için çevirmenin tüm haklarından feragat ettiği'ne ilişkin hükmün dayanağının bulunmadığından geçersiz kabul edilmeleri gerektiği- Taraflar arasında düzenlenen iki sözleşme birbirleri ile birebir aynı olduğundan bu sözleşmelerin genel işlem şartları yönünden denetlenerek bu yönden de geçersiz kabul edilmek durumunda olduğu-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı alacak, cezai şart ve gecikme tazminatı- Sözleşmeye konu dükkanın teslimi, bu olmazsa rayiç bedelinin tahsili talep edildiğinden, artık seçimlik ceza talep edilemeyeceği- Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi, eser sözleşmesi ile birlikte satış vaadi sözleşmesinden oluşan karma bir akit olup eksik işler ve ayıplı imalâtların giderim bedeli, gecikme tazminatı ve cezai şart alacaklarında zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu- Arsa sahibi teslim edilmesi gereken tarihteki gecikilen her ay için zararını davayla isteyebileceğine göre her geçen ay zararının o ayın sona ermesiyle istenebileceği (muaccel hale geleceği)-
Arsa sahiplerinin yükleniciyi vekâletten azlederek aynı tarihli ihtarnameyle de, "...arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden ihtarnamenin tebliğinden itibaren hiçbir işlem yapılmamasını, ihtarnamenin tebliğinden sonra yapılacak harcamalardan sorumlu olmadıklarını ve sözleşmeyi feshedeceklerini" ihtar ettikleri, davacı-karşı davalı yüklenicinin asıl davada, "sözleşmenin arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitini ayrıca menfi zarar ile birlikte müspet zarar kapsamında kâr kaybının arsa sahiplerinden tahsilini", arsa sahiplerinin de karşı davada, "taraflar arasından imzalanan sözleşmenin feshine karar verilmesini" istedikleri uyuşmazlıkta, yerel mahkemenin "sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine, davacının menfi zarar talebinin kabulüne, müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinin ise reddine" karar vermesi ve davalı karşı davacılar tarafından asıl davaya ilişkin istinaf harçlarının yatırılmaması nedeniyle, asıl davada sözleşmenin arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitine ilişkin hükmün davalı karşı davacılar aleyhine kesinleşmiş olduğu- Asıl davada, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, arsa sahiplerince haksız olarak feshedildiğinin tespitine dair verilen karar kesinleşmekle, sözleşmenin arsa sahiplerinin kusuruyla feshedilmesi durumunda kusursuz olan yüklenicinin arsa sahiplerinden müspet zarar kapsamında kâr kaybını talep etmesinin mümkün olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince, "asıl davada davacı karşı davalı yüklenicinin kâr kaybı talebi değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, asıl davada sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine dair kesinleşen karar dikkate alınmadan sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesi sonucu geriye etkili feshedildiği, bu nedenle yüklenicinin kâr kaybı talep edemeyeceği" gerekçesiyle verilen direnme kararının yerinde olmadığı- "Bölge Adliye Mahkemesince karşı davada, davalı karşı davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile taraf iradelerinin fesih yönünde birleşmesi nedeniyle sözleşmenin geriye etkili olarak feshine karar verildiği ve bu hususun kesinleştiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince asıl davada sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine dair verilen karar yok hükmünde olduğundan sonuç doğurmadığı, sözleşmenin taraf iradelerinin birleşmesi sonucu feshedilmesi nedeniyle davacı karşı davalı yüklenicinin asıl davada müspet zarar kapsamında kâr kaybı talebinde bulunamayacağı"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Taraflar arasında akdedilen 28.05.2004 tarihli "Protokol" başlıklı sözleşmenin 4 üncü maddesi; "A., Cezayir'deki temsilcilik görevi nedeniyle, Ö. ve çalıştıracağı kişiler ile büro giderleri için aylık toplam 6.000 USD (altıbin USD) ödeyecektir. Bu miktarın 3.000 USD (üçbin USD)'lik kısmı Cezayir Dinarı olarak ödenecektir. Bu ödeme, bir yıl süre ile devam edecek, taraflarca yapılacak durum değerlendirmesi ve sağlanacak mutabakat neticesinde bu süre uzatılabilecektir." düzenlemesini içermektedir. Davacı, dava dilekçesinin 4 numaralı bendi ile talep ettiği alacaklarını, Protokol'ün 4 üncü maddesine dayandırmaktadır. Protokol çerçevesinde istenilen bu alacaklar bakımından zamanaşımı süresi aynı 818 sayılı Kanun'un 125 inci maddesi uyarınca 10 yıl olduğu-
Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi nedeniyle kaçırılan fırsat menfi zararın ve teminat güncelleme fark bedellerinin ödetilmesi; karşı dava sözleşmenin feshinden kaynaklanan zararların ödetilmesi ve alacak istemlerine ilişkindir... Mahkemece uyuşmazlık konusu hakkında uzman yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulduktan sonra uygulamada kaçırılan fırsat diye adlandırılan menfi zarar miktarı konusunda yukarıda açıklanan yönteme göre gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, bulunacak menfi zarara, varsa fazla ödeme, gecikme cezası, güncellenmiş teminat miktarı eklenip, geçici kabul kesintileri mahsup edilerek bulunacak miktar üzerinden hüküm kurulması gerekir.
Davalı tarafın oluşturduğu güven ilişkisi nedeniyle mahrum kalınan kıdem tazminatı ve maddi zarar istemine ilişkin davada, dava dosyasında yer alan icap ve kabul içeren ve HMK.'nin 199 maddesine göre belge niteliğindeki içeriği inkar edilmeyen yazışmalara göre, davalının işinden istifasının istendiği ve davacının bu şekilde davrandığı, sözleşmenin imzası için istenen belgelerin sunulması ve göreve başlanmasının bildirildiği ve bu aşamada işe alınmasından vazgeçildiğinden; davacının kıdem tazminat miktarı ile yeniden işe girdiği süre kadar ücret alacağına dayalı zararını tazminat olarak talep hakkı olduğu-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dilekçesine göre 2007 tarihli 17.000YTL bedelli senet dava konusu ise de, dosyaya sunulan bononun vade tarihi, dava dilekçesinde belirtilen tarih olmakla birlikte miktarının 15.000YTL olduğu ve davalının 2008 tarihli oturumdaki beyanında dava konusu senedin taraflar arasındaki hukukî ilişki nedeniyle alındığını ve miktarının 15.000YTL olduğunu bildirmiş olduğu eldeki davada, mahkemece dava dilekçesindeki senet miktarına yönelik açıklamaların maddi hataya dayalı olduğunun kabul edilerek işin esasına girilmesinin gerekip gerekmediği - maddi hata olarak kabul edilerek işin esasına geçildiği takdirde bu durumun HMK’nın 25. ve 26. maddelerine aykırılık teşkil edip etmeyeceği -
Yükleniciden bağımsız bölüm satın alan 3. kişilerin ayıp nedeniyle sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi istemi-