Eldeki davada, çözümlenmesi gereken sorunun; dava konusu senet bakımından, davalı alacaklı hakkında sanık sıfatıyla yer aldığı, Ağır Ceza Mahkemesi'nin dava dosyasında resmi evrakta sahtecilik ve kamu kurumlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçlarında cezalandırılmasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmakla takibin tedbiren durdurulması şartlarının bulunup bulunmadığı olup, İİK'nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibin tedbiren durdurulmasının mümkün olmadığı ancak dava konusu senet alacaklısı hakkında kamu davası açıldığı ve henüz kesinleşmemekle birlikte mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmakla; HMK'nun 389. ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarının bulunduğu anlaşılmakla, HMK'nun 392/1 maddesi uyarınca talep resmi bir belgeye ya da başkaca kesin bir delile dayanıyorsa teminat alınmamasına karar verilebileceği, somut dosyada ihtiyati tedbir talebinin dayanağının ceza mahkemesi kararı olduğu ve bu durum karşısında ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesinin mümkün olduğu-
Çek nedeniyle menfi tespit davasında, uyuşmazlık ilk derece mahkemesince verilen kararın %15 teminat alınması kısmına ilişkin olup, her ne kadar davacı vekilince sahtecilik iddiasıyla açılan eldeki davada HMK'nun 209. maddesi uyarınca tedbir kararının teminatsız verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; eldeki dava İİK'nun 72. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davası olduğundan ve İİK'nun 72.maddesi, HMK'nun 209.maddesine göre daha özel bir düzenleme içerdiğinden, mahkemece ihtiyati tedbir kararı nedeniyle teminat alınmasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Davacıların şikayeti üzerine davalılar hakkında Ağır Ceza Mahkemesine açılan davada, davalıların davaya konu edilen senedin düzenlenmesi olayıyla ilgili "hizmet nedeniyle emniyeti suistimal" suçundan mahkum oldukları ve mahkumiyet kararının kesinleştiği- İlk Derece Mahkemesinin bu durumu değerlendirerek icra takibinin HMK'nın 209. maddesi uyarınca teminatsız durdurulmasına karar vermesi gerekirken, takibin durdurulması talebini reddetmesinin yerinde olmadığı-
Davacının senetteki yazı ve imzaların sahte olarak düzenlendiği veya mevcut yazı veya imzalarda sahtecilik yapıldığı iddiasına dayanan uyuşmazlıkta; davacının bu iddialarını yaklaşık olarak ispat etmesi gerektiği- HMK'nun 390. maddesine göre hakimin ihtiyati tedbire karar verebilmesi için talep edenin haklılığını "yaklaşık ispat" kuralı çerçevesinde ispat etmesi arandığı ve davacı tarafça yaklaşık ispat koşulları çerçevesinde dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmediğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin doğru görüldüğü-
Bonodan kaynaklanan menfi tespit davasında, ilk derece mahkemesince verilen ara karar ile icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibin tedbiren durdurulması kararı verilemeyeceğinden talebin reddine karar verilmiş ise de; İİK'nın 72/3 maddesi "İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez." şeklinde olup işbu davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu ve anılan yasal düzenleme karşısında tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasının mümkün olmadığı anlaşılarak ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Sahtelik iddiası durumunda menfi tespit davasında karar verilinceye kadar bonoların davacılar yönünden herhangi bir işleme esas alınmamasına karar verilmesi mümkün ise de; ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın gerçekleştirilmesinin gerektiği- İcra hukuk mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda "bonolardaki imzaların davacının (borçlunun) eli ürünü olduğuna ilişkin delil dışında, bu aşamada bunun aksini gösterir ve yaklaşık ispata yarar kanaat verici delil bulunmadığı, ticaret sicil gazetesinde yayınlanan davacı şirket genel kurul kararı ve imza sirkülerine göre; bonoların keşide edildiği tarih itibarıyla davacının şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu" anlaşıldığından ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı-
Senet metninin davacıların rızası hilafına doldurulduğu iddia edildiği uyuşmazlıkta, HMK. mad. 207'de özel bir tedbir çeşidi bulunmadığı- Davacılar HMK 207.maddesi uyarınca teminatsız icra takibinin durdurulmasına talep etmiş ise de, İİK. mad. 72/3 uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı-
Takipten sonra açılan menfi tespit davasında, davalı alacaklı hakkında takibe konu bono nedeni ile dolandırıcılık suçundan soruşturmanın devam etmesine göre, HMK'nın 209.maddesi gereğince tedbir talebinin teminatsız olarak kabulüne karar verilebilir mi?