Takip konusu bonoların sahte olarak üretildiğine ilişkin Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı, burada alınan raporda bonoda tahrifat yapıldığı belirlendiği, bu açıdan HMK 390. maddesi kapsamında “kesin ispat” koşulu sağlanıncaya kadar “yaklaşık ispat” koşulu sağlandığından ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilmesine, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, HMK'nun 209 ve 389. maddeleri gereğince icra takibinin durdurulmasına, menfi tespit talebinin reddi halinde alacaklı lehine gecikme nedeniyle %20 tazminata hükmedileceğinden ve tazminat öncelikle ihtiyati tedbir nedeniyle alınacak teminattan karşılanacağından davacıdan takdiren %20 teminat alınmasına karar verilmesi gerektiği- 
İcra takip dosyasından sonra menfi tespit davası açılmış, davalı hakkında Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2015/... E., 2015/... K. Sayılı dosyasında davaya konu senet nedeniyle davalı hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmiş, böylece sahtecilik iddiasının soyut bir iddia olmadığı, bu durumda mahkemenin 6100 sayılı HMK'nın 209/1. maddesi ile HMK 389 vd. maddeleri nazara alarak takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İcra takibinden sonra açılan takibe konu bonolardan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin davada, davacı şirket vekilinin talebi üzerine takibin durdurulması talebinin reddine ancak İİK'nun 72/3 maddesi uyarınca teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine dair tedbir kararı verildiği, davanın İİK'nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olması dikkate alındığında davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı-
Bonoya dayalı icra takibinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davada, davacıların senetlerin sahte olduğuna dair iddiaları ile savcılık soruşmasının halen devam ediyor olması ve soruşturmayla ilgili bir karar verilmemiş olması da nazara alındığında bu aşamada HMK'nın 209/1 maddesinin uygulanmasını gerektirir nitelikte olmadığı, İlk Derece Mahkemesinin de bu gerekçelerle talebi reddedip HMK 72/3 maddesi uyarınca tedbire hükmetmesinin yerinde olduğu- 
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, İİK'nın 72/3. maddesine göre, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak borçlunun gecikmeden doğan zararı karşılamak ve alacağın %15'inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile ödenen icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda tedbir isteyebileceği- Davacı taraf dava dilekçesinde sadece takibin durdurulmasını değil, icra işlemlerinin durdurulması yönünde tedbir talebinde bulunmuş olup, bu talebin İİK'nın 72/3. maddesindeki ihtiyati tedbir yolu ile ödenen icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusundaki tedbiri de içerdiği anlaşıldığından davacının talebi üzerine İİK'nın 72/3. maddesi yönünden talebin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, anılan hükmün icra takibine etkisi olmadığı- İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği-
Kıymetli evrak niteliğindeki bononun sahte olduğu iddiasına dayanan menfi tespit davasında, HMK.nun İhtiyati tedbirde teminat gösterilmesi başlıklı 392/1.maddesine göre; İhtiyati tedbir talep edenin haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu, talep resmî belgeye veya başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verilebileceği, adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmeyeceği, davacının iddiası kesin bir belgeye dayanmadığından takdiren % 15 oranında teminat alınmasının hakkaniyete uygun olduğu-
Takip konusu senedin "boş ve imzalı şekilde" çalınmış olabileceği iddiasına dayanan menfi tespit davası-
İhtiyati tedbir talepli ve sahtecilik ve sahte belge oluşturulmuş iddiasıyla açılan tespit davasında, HMK 209.maddesinde açıkça sahtecilik iddiasına dayanılarak açılan dava bulunması halinde bu belgenin hiçbir hukuki işleme konu edilemeyeceği açıklanmış, bu maddenin amir hükmü gereğince geciken tedbir durumunda olası telafisi güç sorunların doğabilme ihtimali ve icra daireleri ve mahkemelerin HMK 209.maddesiyle ilgili kararlardaki değişik uygulamaları nazara alınarak ve de dosyanın temyize de tabi olması durumu dikkate alınmak suretiyle davaya konu senedin icra dairesindeki uygulamanın HMK 209.maddesindeki amir hükmüyle teminatsız olarak durdurulması gerektiği-
İcra takip dosyasından sonra menfi tespit davası açılmış ise de, henüz karara bağlanmamış olsa da ceza soruşturması bulunduğu,ayrıca en önemlisi davacının senedin tanzim tarihinde 97 yaşında olup ve Alzheimer tedavisi gördüğü buna ilişkin tedavi evraklarının dosyayı sunulduğu,böylece sahtecilik iddiasının soyut bir iddia olmadığı anlaşıldığı, hal böyle olunca, HMK mad. 209 ve HMK mad. 389 uyarınca takibin tedbiren durdurulmasına karar verilebileceği-