HMK m. 341/1 uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi ile ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek karara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği- İhtiyati tedbir kararlarına karşı itiraz hususunun HMK'nun 394. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlendiği- İhtiyati tedbir kararlarına karşı yapılacak itirazları inceleme yetkisi ilk derece mahkemesine ait olup, HMK'nun 394/5. maddesinde de itiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabileceğinin öngörüldüğü- Ortada ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilmiş bir mahkeme kararının bulunmadığı, bu itibarla davalı vekilinin mahkemenin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf talebinin reddi ile söz konusu bu dilekçesinin ihtiyati tedbire itiraz dilekçesi kabul edilip bu itirazla ilgili ilk derece mahkemesince HMK'nun 394. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği-
İhtiyati tedbir kararına itiraza ilişkin davada, icra takibinden sonra açılacak menfi tespit davasında teminat karşılığında olsa dahi ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması imkanı bulunmamakta ise de davacının talebi İİK'nın 72/3. Maddesinde düzenlenen icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusundaki tedbiri de içerdiği anlaşıldığından ve mahkemece bu konuda hata yapılmasının yeniden yargılamayı gerektirmediği, ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile takibin durdurulması yönündeki kararının kaldırılması-
İİK'nun 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, uyuşmazlık konusu, icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına ilişkin olup, İİK'nun 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceği- İİK'nun 72/3. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, sadece teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi şeklinde tedbir kararı verilebileceği- Somut olayda HMK'nun 209. maddesinin uygulama yerinin bulunmadığı, gerek yapılan bu açıklamalar, gerekse dosyaya sunulan deliller gözetildiğinde ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK'nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulabileceği- Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası, Cumhuriyet Savcılığı'na aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan davada kendiliğinden icra takibini durdurmayıp bekletici mesele yapılamayacağı- HMK'nun 209. maddesi uyarınca icra takbinden sonra açılan menfi tespit davası bakımından takibin durdurulması mümkün olmadığı gibi, somut uyuşmazlık bakımından tedbir hükümleri İİK'da düzenlendiğinden HMK'nun 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarının bulunmadığı-
Davalı alacaklı ve diğer sanık hakkında dolandırıcılık suçundan cezalandırılmalarına karar verildiği, her ne kadar bu karar henüz kesinleşmemiş ise de ilk derece  mahkemesince dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre HMK'nın 209.maddesi kapsamında davacı iddialarının yaklaşık olarak ispat edildiği, takibin durdurulmasına karar verilmemesi halinde ileride telafisi mümkün olmayan zararların ortaya çıkabileceği kabul edilerek takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin ceza mahkemesi kararı ve icra dosyasında borçluların mallarını haczedilmiş olması da dikkate alınarak teminatsız olarak kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İcra takininden sonra açılan menfi tespit davasında; yargılama HMK'da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve davalı hakkında açılan ceza davası sonucunda davalının dava konusu bonoya ilişkin olarak resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı cezalandırılmış olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı-
Kambiyo senedine dayalı olarak başlatılmış icra takibinden sonra açılmış menfi tespit talebine ilişkin davada, HMK' nun 209. Maddesinin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak icra ve iflas kanununda bir hüküm olmadığı, Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takibe konu kambiyo senediyle ilgili sahtelik (yazı/imza inkarı vs.) iddiası hakkında İİK da özel düzenleme bulunduğundan sonraki genel kanun olan HMK 209. maddesi uygulanamayacağı- Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin HMK 209. Maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, istinaf edilen müteferrik kararın usul ve yasa yönünden hukuka ve dosya kapsamına uygun olduğu-
Eser sözleşmesinden kaynaklı, işin ayıplı yapıldığının tespiti ve fazla ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin davada; davalı kendi imzasını taşıyan tahsilat makbuzlarındaki imzaları inkâr etmiş ve sahtelik iddiasında bulunmuşsa davalının isticvap edilip huzurda imza attırılarak değerlendirme yapılması, incelemeye rağmen sahtecilik konusunda kesin bir kanaat oluşmaz ise karşılaştırma yapmaya elverişli imzalar ilgili yerlerden getirtilip inkâr edilen imzaların davalıya ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, yetkilisi olmadığını ileri sürdüğü imzasını taşıyan makbuzlarla ilgili olarak davalının çalışanı olup olmadığı da ilgili kurumlardan araştırılıp davalının ödeme yapılan tarih ve dönemlere ait ticari defter, kayıt ve belgeleri ibraz ettirilip yine mali müşavir bilirkişiden davalının bu şahsın yaptığı tahsilat ve işlemler ile yaptığı işlere onay verip vermediği ve yetkili temsilcisi gibi hareket etmesini benimseyip benimsemediği ile ödemelerin davalıya yapılan ödemelere katılıp katılmayacağı konusunda TBK’nın 46 ve devamı maddeleri uyarınca rapor alınıp, yaptırılacak imza incelemesi ve yapılan ödemenin davalıya yapılan ödemeye katılıp katılmayacağına dair inceleme sonucuna göre davacının davalıya sözleşme gereğince yaptığı toplam ödeme miktarı belirlenip, bulunacak toplam ödeme miktarından davalı yüklenicinin gerçekleştirip hakettiği iş bedeli düşülerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Sahtecilik iddiasına dayalı olarak HMK'nın 209. maddesine göre talep konusu çekler hakkında 3. kişileri de kapsar şekilde teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkin davada, HMK'nın 392.maddesine göre, ihtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olup, talebin resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanması yahut durum ve koşulların gerektirmesi halinde mahkemece gerekçesi açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verilebileceği- Somut olayda, HMK'nın 392. maddesindeki teminatsız ihtiyati tedbir verilmesi koşulları bulunmadığından, ilk derece mahkemesince %15 teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin de yerinde olduğu-
Eldeki davada, çözümlenmesi gereken sorunun; dava konusu senet bakımından, davalı alacaklı hakkında sanık sıfatıyla yer aldığı, Ağır Ceza Mahkemesi'nin dava dosyasında resmi evrakta sahtecilik ve kamu kurumlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçlarında cezalandırılmasına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmakla takibin tedbiren durdurulması şartlarının bulunup bulunmadığı olup, İİK'nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibin tedbiren durdurulmasının mümkün olmadığı ancak dava konusu senet alacaklısı hakkında kamu davası açıldığı ve henüz kesinleşmemekle birlikte mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmakla; HMK'nun 389. ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarının bulunduğu anlaşılmakla, HMK'nun 392/1 maddesi uyarınca talep resmi bir belgeye ya da başkaca kesin bir delile dayanıyorsa teminat alınmamasına karar verilebileceği, somut dosyada ihtiyati tedbir talebinin dayanağının ceza mahkemesi kararı olduğu ve bu durum karşısında ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesinin mümkün olduğu-