Her ne kadar davacı “davalıya mal satıp teslim ettiğini” kanıtlamamışsa da, iddia edildiği gibi dava konusu malzemenin sadece davacı tarafından üretilip, satılan özel bir malzeme olması ve davalıya ait bir mekâna döşenmiş bulunduğunun saptanması halinde, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının kabulü gerekeceği-
Dava konusu Genel Kredi Sözleşmesinde davalının imzası bulunmamaktadır. Mahkemece bu hususun göz önüne alınmadan karar oluşturulmuş olmasının bozmayı gerektireceği-
Dava sebepsiz zenginleşme davası olup, mahkemece, davanın TTK. nun 732. maddesi gereğince açılmış olduğu gözetilerek, davalı keşideciye “çek bedelini ödediğini” başka bir anlatımla “sebepsiz zenginleşmediğini” kanıtlaması yönünden delillerini ibraz olanağı tanınarak, oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Davada, ifa gününün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı, borçlunun takipten önce temerrüde düşürülmüş olduğu ve temerrüt sonrası dönem için istenecek temerrüt faiz oranının belirlendiği kanıtlanamadığına göre, mahkemece tarafların tacir oldukları gözetilerek 3095 sayılı Yasaya göre tespit olunacak temerrüt faizi ile takibin devamına imkân sağlaması gerekirken, bu konuda inceleme ve araştırma yapmadan, talep doğrultusunda temerrüt faizine hükmedilmesinin bozmayı gerektireceği-
Davalının abonesi olduğu telefon hattından yapmış olduğu görüşme bedellerinden sözleşme hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğu gözetilerek ‘’S’’ tellerinin kesik olduğu dönemde yaptığı iddia edilen görüşmelerin saptanması mümkün ise, bu konuda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak ihtilafsız dönemlerdeki ortalama görüşme bedelleri de nazara alınıp, diğer delillerle birlikte değerlendirilip sonuca gitmek gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
İcra mahkemesince ödeme emrinin iptal edilmesi halinde açılan itirazın iptali davasının konusuz kalacağı-
Davacı tarafından düzenlenen faturada “vadesinde ödenmemesi durumunda aylık %6 oranında vade farkı uygulanacağı” belirtilmişse de, faturalara bu ibarenin yazılması ve karşı tarafa tebliğ edilmesi ancak fatura münderecatını kesinleştirip davalı yanca vade farkının kabulü anlamına gelmeyeceğinden, ancak yazılı bir sözleşme veya teamül haline gelmiş bir uygulama varsa bu kabul edilebileceğinden, mahkemece bu hususların araştırılarak karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile hüküm oluşturulmasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasında iş bedeli konusunda uyuşmazlık olması nedeniyle iş bedeli tutarı, mahkemece yapılacak yargılama sonunda belirleneceğinden, davacı alacağı henüz belirlenebilir değildir. Bu nedenle, mahkemece davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı icra takibine yaptığı itirazında talep konusu alacağın bir bölümünü kabul etmiş, ancak “anaparanın bir kısmına itiraz ettiğini” belirtmiştir. Mahkemece, bu yön gözetilmeden talep konusu alacağın tamamı üzerinden itirazın iptaline karar vermesi ve yine takip konusu alacağın tamamı üzerinden davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmetmesi bozmayı gerektireceği-
Kanuna uygun bir surette tutulan ve birbirini teyit eden ticari defterin içeriği, sahibi lehine delil olabilecekken, “davacının ticari defterinin kapanış kaydının olmadığı, dolayısı ile kanuna uygun tutulmadığı” gözetilmeden, hükme esas alınarak lehine hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan verilen kararın bozulması gerekeceği-