İcra takibine kısmen itiraz edilmiş olduğu halde, mahkemece kısmi itiraz gözetilmeden hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği- Temerrüt tarihi taraflarca müttefıkan kararlaştırılmış olmadıkça borçlunun alacaklının ihtarı ile temerrüde düşeceği-
Davacı vekili, bozmadan sonraki beyanlarında “davalının kısmi ödeme savunmasının doğru olduğunu” açıkça bildirmiştir. Bu durumda mahkemece takipten önce yapılmış olan bu ödemenin nazara alınarak, takip tarihindeki borç miktarının saptanarak, davadan sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce infaz sırasında nazara alınacağı gözetilmek sureti ile karar verilmesi gerekirken bu yönlerin gözden kaçırılması doğru olmadığı gibi, takipten önce ödeme yapıldığı halde, ödenen bu miktarın da takibe konu edilmesi karşısında, davalının kötüniyet tazminatı talebinin değerlendirilmesi gerekeceği-
Davalının temyiz dilekçesine ekli ödeme planı ve ödeme dekontlarının tarihleri davadan önce olduğuna göre, borcun saptanmasında yapılan bu ödemeler gözetilerek hüküm kurulması gerekeceği-
Senet lehtarı olan ve kambiyo hukukundan kaynaklanan hakkını zamanaşımı nedeniyle yitirmiş olan davacı senedi tanzim eden(borçlu) davalıya karşı temel borç ilişkisine dayanarak alacağının varlığını her türlü delille kanıtlayabilir. Diğer bir ifadeyle ispat külfeti lehtar(alacaklı)dadır. TTK.’nun 778. maddesinde 732. maddesi yazılı olmadığından, poliçeler hakkında uygulanması gereken 732. maddenin, bonolar hakkında uygulanması mümkün değildir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı- NOT: Bugün bu içtihat geçerliliğini yitirmiştir. Çünkü, yeni TTK.’nun 778/d maddesinde, 732. maddeye atıf bulunmaktadır.
Kira sözleşmesinin hususi şartlar başlıklı kısmının 9. maddesinde, kiracının daireyi tahliye edeceğini 2 ay evvelden mal sahibine yazı ile bildireceğine ve dairenin emlak vergisi hariç tüm giderleri ödendikten ve bir hasara sebebiyet vermediği tespit edildikten sonra depozit bedelinin iade edileceği kararlaştırılmıştır. Davacının mecura hiç taşınmadığı ve hor kullanma olmadığı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf yok ise de, kiracının mecuru süre dolmadan tahliye etmiş ve tahliye etmeden 2 ay evvel davalıya yazılı olarak bildirimde bulunduğunu da iddia ve ispat etmemiştir. Bu durumda taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 9. maddesi hükmü gereğince, davacının tahliyeden itibaren sorumlu olacağı sürenin 2 ay olarak kabul edilmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki sözleşme de ‘kiracı kira bedelini 3 er aylık dönemler halinde ve dönem başlangıç tarihinden itibaren 15 gün içerisinde herhangi bir ihtara gerek kalmadan peşin olarak öder’ hükmü bulunduğundan TBK.’nun 117. maddesine göre borcun ifa edileceği günün birlikte belirlendiğinin kabulü gerekeceği-
Zaman aşımına uğramış bono, keşideci ile lehtar arasında ki ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Temel ilişkiye dayanılarak alacak talep edilmesi halinde zamanaşımı da temel ilişkiye göre belirlenir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davacı tarafa temel ilişkiyi açıklattırıp, bu yöndeki delilleri ve buna karşı davalı tarafında karşı delillerini topladıktan sonra oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava açıldıktan sonra, davalı borçlunun icra dosyasındaki itirazından vazgeçmesi nedeni ile davanın konusuz kaldığı ve böylece davalının haksızlığı anlaşıldığına göre, dava konusu alacağın likit nitelikte olduğu da gözetilerek, davacı lehine inkâr tazminatına hükmetmek gerekeceği-
Davacı Halk Bankasının açtığı ve açacağı davaların harca tabi olmadığı gözetilmeden, davacı bankanın harçtan sorumlu tutulamayacağı-
Davada, hesabın katı ihbarnamesinin tebliğine raslanmamıştır. İhbarnamenin tebliğ edilmemesi durumunda temerrüt takiple gerçekleşeceğinden, mahkemece bu yön gözetilmeden, hesabın katı tarihinden itibaren temerrüt faizi hesabı yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının bozmayı gerektireceği-