Davalının oto galeri işi yaptığı, vedia olarak kendisine bırakılan aracı emin bir yerde saklamak yerine, işyeri önüne park ettiği gibi aracın anahtarını da masa çekmecesinde muhafaza ettiği dosya içeriğinden anlaşılmakla, davalı işyeri önüne park ettiği aracın anahtarlarını da işyerinde bırakmak sureti ile kusurlu davranmıştır. Kendisine tevdi edilen anahtarları ve aracı korumaya yönelik tedbirleri almayan davalının, aracın çalınmasından sorumlu olacağı-
Mahkemece, “davalının varlığını inkâr eylemediği davacı alacağı bakımından, davacı aleyhine başlatılan icra takipleriyle ilgili olarak İİK. nun 89 maddesi uyarınca yapılan işlemlere muhatap kılındığı, davacıya olan borcu bakımından sorumluluğunun ilgili icra dairesi ve alacaklıya karşı doğacağı, borcunu takip dosyasına ödemek zorunluluğun her hal ve durumda söz konusu olup, farklı bir uygulama içerisine girmesinin istenemeyeceği, anapara borcunun ifa edildiği, davacının işlemiş faiz talebinin dayanağı” olmadığı gerekçesi ile verilen “davanın reddi kararı”nda yasaya aykırı yön bulunmadığı-
Sözleşmenin kurulduğu faks metninde taraflarca “ödeme tarihi” birlikte kararlaştırılmış olduğundan TBK. nun 117. maddesine göre; o tarihten itibaren temerrüt faiz işletilebileceği-
Kambiyo senedi vasfını kaybetmiş olan çeke dayanarak, keşide tarihinden itibaren faiz yürütülmesi mümkün değildir. Bu nedenle ve davalı takipten önce temerrüde düşürülmediğinden “mahkemece takip tarihinden itibaren asıl alacağa faiz yürütülecek şekilde hüküm kurulması” gerekeceği-
Davacı “ilk alınan bilirkişi raporuna itirazları olmadığını” belirterek, bu bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesini duruşmada beyan etmesine karşın, sonradan alınan bilirkişi raporuna dayanarak karar oluşturulurken davalının usulü kazanılmış hakkının çiğnenmesi durumunda, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekeceği-
HMK.’nun 266. maddesine göre hâkim, çözümü özel veya teknik bilgi gerektiren hallerde bilirkişiden görüş almalıdır. Tarımsal kredi sözleşmesi nedeni ile kredi borçlusu ve kefillerin sorumlu oldukları miktarların belirlenmesi işinin de özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğunun kabulü gerekeceği-
Borçlu hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz etmiştir. Davada ise süresi içinde yetki itirazında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi usule aykırı olduğundan hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava konusu çek zaman aşımına uğradığından, çekin lehtarı kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirir. Ancak taraflar arasında temel ilişkinin varlığı durumunda, zaman aşımına uğramış çek yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilip, alacağın varlığı her türlü delille kanıtlanabilir. Bu durumda ispat yükünün davacıya ait olacağı-
İtirazın iptaline karar verilmesine rağmen, alacağın faturaya dayalı “likit” olduğu gözetilmeksizin inkar tazminatına hükmedilmemesinin bozmayı gerektireceği-
Borçlunun ödeme tarihlerinin fatura tarihinden sonra olması karşısında, davacının bu ödemelerin başka alacaklara yönelik olduğu iddiasının kabul edilebilmesi için, bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-
