Davalının, ödeme savunmasında bulunmakla, bu savını yazılı delille ispatlaması gerekeceği- Her ne kadar dosyaya bir tahsilât makbuzu sunmuş ve bir kısım ödemelerin çekle yapıldığını bildirmişsede, tahsilât makbuzunu imzalayan kişinin davacı adına tahsilât yapıp yapamamaya yetkisi olup olmadığının araştırılması gerektiği gibi, çekle ödemenin de kim tarafından, kime yapıldığının bankadan araştırılması gerekeceği, bütün bu araştırmalar yapılmadan, oluşturulan kararın eksik soruşturma nedeni ile bozulması gerekeceği-
Davanın bir miktar bakiye para alacağına yönelik olması nedeni ile davacının ikametgâhında açılabileceği-
İİK’nun 67’nci maddesine dayanılarak açılan itirazın iptali davalarında değerlendirmenin takip tarihi itibarıyla yapılması zorunludur. Dava konusu olayda davalının, takip tarihi itibarıyla takip miktarı kadar borçlu olduğu, ne var ki takibe itiraz ettikten sonra değişik zamanlarda asıl ve birikmiş faiz borcunu karşılar şekilde ödemeler yaptığı sabit olmakla, yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce gözetilmek suretiyle takibin devamına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılacak iş kredinin kullandırılmasına ilişkin tediye fişlerinin ibrazı sağlanarak, kredi borçlusunun hangi fişlerdeki imzaya itirazlarının bulunduğu sorulup, varsa virman talimatı da eklenip, gerektiğinde imza ile ilgili rapor alınıp imzaların kredi borçlusuna ait olduğu anlaşılırsa konusunda uzman yeni bir bilirkişi veya bilirkişi heyetine banka defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, bankanın hesabın kat-ı tarihinde ne kadar alacaklı olduğu, temerrüt var ise takip tarihine kadar talep edilebilecek temerrüt faiz tutarı ile takip tarihindeki alacağın belirlenmesi gerekeceği, bu yönler düşünülmeden oluşturulan kararın bozulması gerekeceği-
Yapılan takipte Bakanlıktan belli bir miktar paranın tahsili istenmiş ve bu takibe itiraz edilmemiştir. Dolayısıyla bu kısım için takip durmadığından menfi tespit davası açılsa bile alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı yoktur. Öte yandan ek takip için borçlunun itirazı üzerine iptal davası açılmasında hukuki yarar mevcut ise de, yapılan inceleme sonucu alınan raporda alacaklının ek takibe konu yaptığı alacağın itiraz olunmayan kısım içerisinde kaldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasının tümüyle reddi gerekeceği-
Mahkemece “davalı banka tarafından uygulanan faiz oranları ile diğer bankaların uyguladığı faiz oranları arasında fahiş fark bulunduğu, müzayaka halinde bulunan banka yönünden gabinin koşullarının oluştuğu” gerekçesi ile “itirazın iptali davasının reddine, menfi tespit davasının kabulüne” karar verilmesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı-
Davacı “malı davalıya satıp teslim ettiğini ve fakat bedelini tahsil edemediğini” ileri sürerek açtığı davada, ispat yükünün davacıda olduğu göz önüne alınıp, taraflar tacir olduğundan, tarafların defterleri bilirkişilerce incelenerek alınacak rapor doğrultusunda tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
Davacı bankanın icra takibine konu alacağının taraflar arasında imzalanan Banka Kredi Genel Sözleşmesinden kaynaklandığı ve bu niteliği ile likit nitelikte olduğu düşünülmeden, bu yöndeki istemin reddine karar verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Borçlunun süresinde icra dairesine yaptığı itiraz ile takip durduktan sonra, alacaklının icra mahkemesine yaptığı başvuruda “itirazın iptali”ni istemiş olsa dahi bu başvurunun, “itirazın kaldırılması” için yapılmış bir başvuru olarak algılanması gerekeceği-
Kaçak su kullanımı, haksız fiil niteliğinde olup, bundan kaynaklanan alacak “likit” olmadığından, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekeceği-