3533 sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolu ile Halli Hakkındaki Kanun'un 1. maddesine göre genel, katma ve özel bütçelerle yönetilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediyelere yahut özel idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan uyuşmazlıklardan, adli yargının görevi içinde bulunanlar o kanunda yazılı tahkim usulüne göre çözümleneceği, tarafların sıfatı gereği aralarındaki uyuşmazlığın tahkim usulüne göre çözümlenmesi gerektiği gözetilerek sözü edilen Kanun’daki düzenleme uyarınca dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek davacı tarafın iddiasını ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de davalı tarafça dosyaya sunulan karşı cevap dilekçesinde özetle, söz konusu çekin hatır çeki olarak davacı tarafından kendilerine verildiği, bu çekin bankaya ibraz edildiği ve bilahare alınan kredileri davacı tarafa ödedikleri, kredi ödemelerinin zamanı geldiğinde ise yine davacı tarafından kendilerine verilen paralarla bankaya ödeme yapıldığı savunulduğundan davalı tarafın bu savunmasını ispatla yükümlü olduğu-
Trafik kazası nedeni ile cismani zarara dayalı tazminat istemi-
Bahsi geçen davalı şirket tarafından güvensizlik tespit bedeli istemine ilişkin tesis edilen idari işlemin iptali istemli idare mahkemesi kararının iş bu davada etkili olacağı dikkate alındığında dosyanın sonucu ve kararın kesinleşmesi beklenmek suretiyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece taraflar arasında uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin Maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, sözleşmenin feshedilmesine rağmen teslim edilip edilmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece; aktüerya bilirkişiden hesap raporu alınmadan, hukukçu bilirkişinin bulunduğu heyetten alınan raporda davacı tarafından yapılan ödeme aynen benimsenerek icra dosyasındaki kapak hesabı dikkate alınmak suretiyle karar verildiği, eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağı, mahkemece, aktüerya bilirkişiden alınacak raporla zararın belirlenmek suretiyle esasa yönelik inceleme ve değerlendirme yaparak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Kooperatif ile ortağı arasındaki davaların, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesinin 1. fıkrasının “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır” hükmü gereğince Ticaret Mahkemesinde görüleceği, bu davalar, 6100 Sayılı HMK’nın yürürlük tarihinden önce yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK'nın ve 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre "Mutlak ticari dava" niteliğinde olmayıp, alacağın miktarına göre Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Sulh Hukuk Mahkemesinde de görüleceği-
Alacağın doğmasına sebep olan ve kazada hayatını kaybeden kusurlu araç sürücüsünün eşi ve çocuklarının, zarar gören 3. kişi sıfatıyla tazminat alacaklısı olmakla birlikte aynı zamanda müteveffanın mirasçısı sıfatıyla zarar nedeniyle borçlu oldukları, dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusuru ile sebebiyet verdiği her türlü zararı ödemek durumunda kalan araç sürücüsünün eşine ve çocuklarına ödemek zorunda kaldığı tazminatı, davalıların araç sürücüsünün mirasçıları olması nedeniyle davalıdan isteyebilecekleri, bu halde davalılar yönünden de davacının rücu haklarının bulunduğu talebin kabulü gerekeceği-
Asıl alacak ve işlemiş faizin toplam miktarı üzerinden başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itiraz üzerine, itirazın iptali davasında takip toplamı üzerinden harçlandırıldığından, davanın kabulü halinde, davacı lehine toplam takip miktarı üzerinden ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT dikkate alınarak vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği- Davacının icra takibi başlattığı tarih gözetildiğinde, İİK. mad. geçici 10 uyarınca, davacı lehine asıl alacağın (%20'si değil) %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davasının, dava şartı arabuluculuk kapsamına girmediği-
İtirazın iptali davası bozma ilamına uyularak-