Hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı tespit edilen itirazın iptali davası hakkında ayrı bir hüküm tesis edilip, davanın reddine karar verilmesi, akabinde de alacak davasının incelenmesi gerekirken itirazın iptali davası hakkında hüküm tesis edilmeden fer’i nitelikteki alacak davasının esası hakkında hüküm tesisinin doğru olmadığı- Bölge adliye mahkemesinin kabul şekline göre, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerektiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçeye yer verilmesine karşın kararın gerekçesi ile hüküm arasında farklılık oluşturacak şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Bölge Adliye Mahkemesince hükme dayanak yapılan değişiklik 6455 sayılı Kanun’un 77. maddesiyle 28.03.2013 tarihinde yapılmış ve anılan Kanun’un 90. maddesiyle bu kanunla yapılan değişikliklerin Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtmiş olduğundan, bu değişikliğin geçmişe şamil olacağı şeklinde bir hüküm de bulunmadığından,28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 584/3. maddesinin 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeye uygulanma imkanı bulunmadığı- 
Kefilin "sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı" şeklindeki iddiasını icra takibine itiraz sürecinde ileri sürmek zorunda olmadığı- İtirazın iptali davasındaki iddia ve savunmaların, icra takibine yapılan itirazlar ile bağlı olmaksızın ileri sürülebileceği-
Feragat nedeniyle bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Kefalet sorumluluğu nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemi-
Emtia nakliyat sigorta poliçesine dayalı alacağın rücuan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemi-
Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesinin amir hükmüne rağmen davacının talebi aşılarak, 23.000 YTL ( YTL=TL) asıl alacak ve 8.251,64 YTL işlemiş faize karar verildiği- Bu hususun davalı tarafından sarahaten temyize getirilmese dahi re’sen dikkate alınacak bir bozma sebebi olduğu- Kabule göre de, dava, davalı A. Ö. Ş. yönünden kısmen kabul edildiği halde, reddedilen kısım yönünden bu davalıya yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmemesinin doğru görülmediği-
Tacir olmayan tarafın, davacının ticari defterlerinin münderecatını kabul edebileceği; bu halde taraflardan birisinin ticari defterlerindeki kayıtların esas alınarak sonuca gidilebileceği- Davalı tacir olmadığı gibi, davacının sunduğu defterlerin delil olamayacağı itirazında bulunduğu; davacı şirket defterlerindeki ödemeye ilişkin kayıtların esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
Rücu davasında amacın, 'birden fazla kişinin birlikte aynı zarara sebep olmaları ve bu zarardan farklı hukuki nedenlerle de olsa sorumlu olmaları durumunda müteselsil sorumluların birbirlerine karşı açtıkları davada, her bir müteselsil sorumlunun ayrı ayrı kusur oranlarını belirleyerek o kusur oranına isabet eden tutardan sorumlu tutulmalarını sağlamak' olduğu-
Davacının davaya dayandırdığı davalı tarafından düzenlenmiş ve dava dışı şirketin davacıya olan borçlarının bir kısmını garanti eden teminat mektubu kayıtsız şartsız ve süresiz bir teminat mektubu olup mektup bedelinin ilk talep halinde derhal ödenmesi gerekeceği- Dosyadaki yazılardan davacının mektup bedelini ilk tazmin talep tarihinin 01/08/2011 olduğu- Bu tarihten takip tarihi olan 18/04/2012'ye kadar mektup bedeli için işleyecek kanuni faizin de davalı tarafından ödenmesi gerekeceği-
Kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu-