Banka dekontunun açıklama kısmında borç ibaresinin bulunması halinde, itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davalarında alacaklı, takipte dayanmadığı belgeler dışındaki başka belgelere dayanamayacağından; bizatihi kendisi bir borç sebebi ve dayanağı teşkil eden ancak takipte dayanılmayan genel kredi sözleşmesinin itirazın iptali davasında kullanılmasının isabetsiz olduğu- Ayrıca takip talebinde "kredi kartı üyelik sözleşmesi, ihtarname ve hesap özeti" yazmakta olup, ihtarname takip talebine eklenmiş ise de ihtarnamenin amacının genel olarak borcun varlığına delalet etmeyip, borçluyu temerrüde düşürmekten ibaret olduğu cihetle itirazın iptali davasında takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılığın asıl olmasına göre kaynak belgeye (temel alacak-sözleşme) itibar edilmesi gerektiği-
Takip talebinde alacağın dayanağı olarak yalnızca "kredi kartı üyelik sözleşmesi, ihtarname ve hesap özeti” şeklinde açıklama bulunması halinde takibe ekli ihtarnamede bahsi geçen genel kredi sözleşmesinin itirazın iptali davasında esas alınamayacağı-
Dava konusu asıl alacak miktarı likit ve belirli olmasına rağmen, faturalarda belirtilen faiz oranları ile takip talebinde yer alan faiz oranlarının farklı olması halinde, işlemiş faiz alacağının likit olduğundan söz edilemeyeceği ve bu durumda icra inkâr tazminatının asıl alacak ile faiz oranının toplanması suretiyle belirlenemeyeceği- Takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan (6352 s. K. mad. 1. ile 02.07.2012 tarihinde eklenen) “Bu kanunda öngörülen icra inkâr tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde takip talebi veya davadaki talep esas alınır” hükmünün (İİK. mad. 67/4) eldeki davaya uygulanamayacağı-
Faturaya dayalı icra takibinden kaynaklı itirazın iptali davasında, davacının ticari defterlerine dayalı olarak davanın kabulünün hatalı olduğu, faturanın tek başına alacağın varlığına delil olmadığı, davalının teslim makbuzların altında imzasının olmadığı anlaşıldığından ve teslim ancak yazılı delille ispat edilebileceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davasında; kararın gerekçe kısmında, borçlunun itirazında asıl borç miktarı kadar kısmen haksız olduğu kabul edilirken, hükmün ilk kısmında asıl borç miktarı kadar haklı olduğu anlamına gelecek şekilde çelişkili hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Ticari nitelikteki kredi sözleşmesinden kaynaklanana tacirler arasındaki davanın "ticari dava" niteliğinde olduğu- Sözleşmenin düzenlendiği tarihte 818 s. Borçlar Kanunu yürüklükte olup, 6098 s. TBK.'nun genel işlem koşulları hükümlerine göre hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı- Davalı tacir olan davalının basiretli şekilde hareket etmesi gerektiğinden, sözleşme hükümleri ile bağlı olduğu, sözleşme hükümleri değerlendirilerek davaya konu kredi tahsis ve değerlendirme ücreti istenip istenemeyeceği, istenebilecekse ne kadar istenebileceği tespiti amacıyla yeni bir bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda, icra takibine konu asıl alacak miktarlarının belirli olması ve bu alacağa bağlı ferilerinin de taraflarca hesaplanabilir olması nedeniyle alacağın “likit” olduğunun kabulü gerektiği-
Davacının, davalının, "annesine ait villanın ahşap işlerini yaptırmak için ihtiyaç duyduğu malzemelerin dava dışı marangozlara teslim edilmesini ve ödemenin kendisi tarafından yapılacağını" söylemesi üzerine faturada yazılı malzemeleri teslim etmesi ve davalının ödeme yapmaması üzerine açtığı itirazın iptali davasında tüketici mahkemelerinin görevli olduğu-
Takip alacaklısı tarafından, ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı, İİK.67 vd. uyarınca açılan itirazın iptali davaları yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan, ispat külfetiyle ilgili kuralların itirazın iptali davasında da geçerli olduğu-