İtirazın iptali davasında icra inkar tazminatına hükmedebilmesi için borçlunun takibe itiraz etmesi, alacaklının davada hâkli çıkılması ve ayrıca alacağın likit ve belli olması gerektiği- Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve belli olduğu kabul edileceği, burada borçlunun kötü niyetle itiraz etmiş olmasının aranmadığı-
Davaların birbirinden bağımsız olması anlamına gelen ''davaların istiklali prensibi'' uyarınca, asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılıp, hüküm kurmak gerekirken; mahkemece, asıl dava ve birleşen davanın, davalıları hakkında tek bir hüküm kurulmasının, birleştirilen dosya yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olmasının ve her ne kadar tüm davalılar yönünden karar verilmiş olmakla denilmiş ise de davalılardan birkaçı hakkında hüküm kurulmamasının doğru görülmediği-
İcra takibine dayanak yapılan faturalar konusu malzemelerin, davalı ya da çalışanlarına teslim edilip edilmediği noktasında tarafların sunduğu deliller de değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece davalının beyan ve belgelerine konu ödemeler ve bu ödemelerin dava konusu çeklere ilişkin olup olmadığı araştırılıp hüküm yerinde tartışılmadan karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece yapılması gereken işin; yeni bir bilirkişiden, bozma kararında belirtilen usullere göre dosyadaki bilgi ve belgeler, tespit raporundaki bulgular da gözetilip, dosya kapsamındaki raporlar arasındaki çelişki ve farklılıkları giderecek, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, karşı dava yönünden davalı-karşı davacı iş sahibinin aracındaki şanzıman arızasının davacı-karşı davalı yüklenicinin tamirinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, arızanın davacı-karşı davalının hatalı tamiratından kaynaklandığı kanaatine varıldığı taktirde davalı-karşı davacının maddi zararlarına ilişkin istek kalemlerini değerlendirmek ve hesaplatılıp hüküm altına alınmaktan ibaret olduğu-
Eser sözleşmesinin feshedilmediği veya işten el çektiği kanıtlanmadığı sürece imalatın yüklenici tarafından yapıldığının kabul edilmesi gerektiği- İş sahibinin, eseri kendisinin tamamladığını, yüklenicinin işi terk ettiğini, yani sözleşmenin sona erdiğini kanıtlamakla yükümlü olduğu- Tanık delili zayıf bir delil olup, tanığın bir vakıayı aklında tutması ya da gerçeği olduğu gibi aktarması zor olduğu gibi, davanın tarafları ile arasındaki kişisel ilişki gereği tarafsız davranmasının da zor olduğu- Davalı iş sahibi tarafından işlerin yüklenici tarafından tamamlanmadığı belirtilmiş olmasına rağmen buna dair bir delil tespiti yaptırılmadığı gibi işlerin yarım bırakıldığına dair tanık delili dışında başkaca bir delil de sunulamadığından, davalı iş sahibince işlerin yüklenici dışında kendisi veya 3. kişiler tarafından tamamlandığının ispat edilememiş sayılması gerektiği- Sözleşme konusu prefabrik ev maliyetinin sözleşme fiyatlarıyla bedelinin hesaplanması ve sözleşme dışı yapıldığı anlaşılan prefabrik ev bedelinin de taraflar arasında m2 birim fiyatı konusunda uzlaşma olmadığından vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca söz konusu evin yapıldığı yıl serbest piyasa fiyatlarına göre bedelinin hesaplanması için ek rapor alınarak bulunacak iş bedelinden kanıtlanan ödemelerin düşülerek sonuca gidilmesi gerektiği-
Birleştirilen davalarda tek bir yargılama yapılacağı ve ortak delillerin tek bir kez toplanılacağı- Davalı Kurum tarafından davacı aleyhine önceden açılan davaya dayanak yapılan kurum işlemi ile eldeki davaya konu işlemi aynı olduğundan, her iki davanın konusu ve tarafları bakımından aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunup bulunmadığının tespiti için (davalardan biri hakkında verilecek karar diğerini etkileyeceğinden ve çelişkili kararların çıkmasının önlenmesi bakımından) önceki dosya temin edilerek, eldeki dava hakkında inceleme ve araştırma yapılarak, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerektiği-
Davacının, Savcılığa verdiği şikayet dilekçesi ve emniyette verdiği ifadede alacağının daha düşük olduğuna dair bu beyanlarının kendisini bağlayacağı-
Bilirkişi raporunda da değinildiği üzere, davacı hastane ile dava dışı SGK arasında sağlık hizmeti alımına ilişkin sözleşme bulunmadığı, davalı ile aralarındaki tedavi sözleşmesinde de ödenecek ücret konusunda bir sınır bulunmaması nedeniyle bir üst tedavi sınırının belirlenemeyeceği, öte yandan davalının cevap dilekçesindeki ifadelerden daha çabuk, daha iyi tıbbi müdahale ve hizmet alacağı inancıyla davacı hastaneyi tercih ettiği, bu yönden gabin iddialarının da yerinde olmadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği- İlk karar sadece davacı tarafından temyiz edildiği halde, bozma sonrası verilen son kararda ilk hükümden azına dair hüküm kurulmasının ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin, yargılama ve temyizin temel ilkelerinden olan usuli kazanılmış hak kuralının ihlali mahiyetinde olduğu-
İtirazın iptali davasının takibe bağlılığının alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerli olduğu- Kiralananın davacının yetkili satıcısı durumunda olan davalı alt kiracıya devredilmesine muvafakat verildiği, taşınmaz davacı tarafından kiralanmış ise de, davacı ile davalı arasındaki geçerli yetkili satıcılık sözleşmesi gereğince kiralananın davacının yetkili satıcısı olan davalının tasarrufunda olduğu- Davalının, taraflar arasında düzenlenmiş yetkili satıcılık sözleşmesi ve alt kiracılık ilişkisi nedeniyle, tasarrufunda bulunan ve kullanmakta olduğu kiralanana ilişkin kira bedellerinden davacıya karşı sorumlu olduğu- Yargılama sırasında davalı, kiralananın tahliye edilmesi nedeniyle davacının kendisine kira bedeline ilişkin fatura düzenleyemeyeceğini iddia etmişse de, davalının kira bedellerinden sorumluluğunun kiralananın tahliye edilmesine kadar devam edeceği- Kiralanan, asıl kiraya verenin yapmış olduğu icra takibi ve icra hukuk mahkemesinden alınan tahliye kararı ile tahliye edildiğinden, tahliye tarihine kadar kira bedellerine ilişkin yükümlülüğün devam edeceği-