Kur farkından kaynaklanan alacağa ilişkin itirazın iptali davasında; davalı defterine kaydedilen faturalar mali mevzuat gereği TL üzerinden düzenlenmiş ise de, faturaların döviz karşılığının da düzenlendiğinin görüldüğü- Bu durumda çekle yapılan ödemelerden dolayı kur farkı talep edilemeyecek ise de, havale ya da elden yapılan ödemeler yönünden farkın istenebileceği gözetilerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın davalının kullanımında olduğunu, intifadan men koşulunun gerçekleştiği ve davacının payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yerin bulunmadığı hususlarının ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğu- Davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı, öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, yemin teklif edildiği ve davalı taraf da bu teklifi kabul ettiği takdirde HMK'nin 228. vd. maddelerinde gösterilen usul uygulanarak öncelikle yemin teklif eden davacı tarafa kesin süre verilerek, taşınmazın davalının kullanımında olduğu, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirildiği ve davacının payına karşılık taşınmazda çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yerin bulunmadığı hususlarıyla ilgili yemin metni hazırlanmasının istenmesi, hazırlanacak yemin metni mahkeme hakimince denetlenerek davacının bilgisi dahilinde olabilecek hususlar dikkate alınarak yemin metninin düzenlenmesi, karşı tarafın yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesinin sağlanması, ayrıca intifadan men şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve davacının payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer bulunup bulunmadığının araştırılarak ondan sonra hasıl olacak sonuca göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği- İcra takibine ve incelenen itirazın iptali davasına konu edilen alacağın likit ya da muayyen olduğunu, bu miktarın yargılama yapılmaksızın basit bir hesaplama işlemiyle tespit edilebilir nitelikte olduğunu kabul etme olanağının bulunmadığı, bu sebeple icra inkar tazminatının reddi gerekeceği-
İlk derece mahkemelerince verilen görevsizlik kararları hakkında istinaf incelemesi sonucunda verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararları -kural olarak- kesin olsa da, Bölge Adliye Mahkemesince verilen görevsizlik kararının temyiz yolu açık olmak üzere verilmesi üzerine davacının temyiz yoluna başvurduğu uyuşmazlıkta, kanun yolu ve süresi kanun yolunun açık olup olmadığı ilgili kanun maddelerinde açıkça belirtilmiş ise de, yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacağının kabul edilmesi gerektiği ve bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince "iki haftalık yasal süresinden sonra dosyanın görevli İş Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunulduğu" belirtilerek "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmesi yerine "işin esası hakkında karar verilmesi" gerektiği-
İtirazın iptali- Aktif husumet- Haricen teslim edilen altınlar- İstihkak-
Davalının önceki beyanının aksine olacak şekilde hareket ederek yetkili yer beyanında bulunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı ve hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olduğu-
Kapalı faturanın ödemeye karine teşkil ettiği, bu nedenle kapalı faturaya dayanılarak yapılan icra takibinde borçlu yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Davalı tarafından, dernek üyelik aidatlarını ödememesi sebebi ile aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali için İstanbul'da dava açıldığının, davalı derneğin tüzüğünde merkezinin İstanbul (İstanbul Adliyesi yargı çevresinde) olarak belirtildiğinin anlaşıldığı, derneklerle ilgili mevzuatta düzenlenen dernek ile üyeler arasındaki davaların dernek merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacağına dair yetki kuralı kesin nitelikte olup kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re'sen gözönüne alınması gerekeceği-
İtirazın iptali davasının, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir dava olduğu, davanın takibe bağlılığının hem alacağın "miktarı", hem de "kaynağı" bakımından geçerli olduğu- Satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğunun kabul edilebileceği, ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcının alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmesi gerektiği- Usulüne göre düzenlenmiş ve taşıyan ile gönderen veya gönderilenin imzasını haiz bir sevk irsaliyesinin, eşyanın taşınmak üzere taşıyıcı tarafından teslim alındığını veya eşyanın gönderilene teslim edildiğini ispata yarayan bir belge olduğu- Sevk irsaliyelerine dayanılan itirazın iptali davasında, davalı şirketçe "sevk irsaliyeleri altındaki imza ile sevk irsaliyesi içerikleri" kabul edilmemiş olup davacı şirket tarafından dosyaya sunulan sevk irsaliye asıllarının olmadığı ve imzanın bulunduğu kısımda fabrika yetkilisi veya çalışanının isminin bulunmadığı, buna rağmen imza incelemesi yapıldığı, davacıya irsaliye asıllarının sunulması adına sonuçları hatırlatılarak kesin süre verilmesine karşın, davacının irsaliye asıllarını dosyaya sunamadığı anlaşıldığından, asılları olmayan sevk irsaliyeleri üzerinden "delil" olarak niteleme yapılarak inkâr edilen imzaların davalı şirket yetkilisi veya çalışanına ait olup olmadığı yönünde tespit yapılması imkânın kalmadığı, sevk irsaliyelerinin davacı lehine "delil" olarak değerlendirilemeyeceği-
Hayat sigorta poliçesinde mürtehin kaydı bulunan dava dışı banka tarafından, bakiye kredi borcunun tahsili için davacı aleyhine başlatılan icra takibi ve itirazın iptali davası nedeni ile mürtehinin davaya muvafakatinin aranmasına gerek olmadığı gözetilerek işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kimin, ne amaçla para yatırdığı belli olmaksızın yalnızca “Bankamatik yatan” yazılı hesap özetinin, senet niteliği taşımadığı ve ödünç iddiasını ispata elverişli kabul edilemeyeceği- Davalı "paranın borç olarak gönderildiğini" kabul etmemiş, aksine "kendisine olan borcun ödendiğini" savunmuşsa da, bu savunmanın ödünç verilme olgusunu inkar anlamına geldiği ve ispat yükünün hâlen daha davacı üzerinde olduğu; davalının karşı ispat için delil sunmasının bu durumu değiştirmeyeceği- 1086 s. HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde verilen dava dilekçesinde "ve sair kanuni deliller"e dayanan davacıya yemin delili hatırlatılarak varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-