Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre, davacı alacaklının takipten sonra ve itirazın iptali davasından önce davacı alacaklıya yapılan ödemeler yönünden itirazın iptali davasının açılmasında hukuki yararının bulunmadığı-
Davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK'nın 120/2. maddesine düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranının, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağı-
İş akdinin sona ermesinden sonra imzalanan ibraname ve sulh sözleşmesinde, maaş alacağının sözleşme imza tarihinden itibaren 8 ay içinde davacıya ödenmesi gerektiği belirtildiğinden, bu süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde icra takibinde bulunması gereken davacı işçinin henüz alacak muaccel olmadan erken takipte bulunduğu ve bu nedenle açılan itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-" Davaya konu alacağın işçinin ücreti olması, alacağın çok önce muacceliyet kesbetmesi, taraflar arasındaki sözleşmenin ödeme süresine dair hükmünün geçersiz olması ve sözleşmenin süre öngören hükmü geçerli olsa dahi, muaccel olan alacağın talebine engel oluşturmayıp ancak faiz bakımından sonuca etkili olması" şeklindeki görüşün kabul edilemeyeceği-
Dava konusu genel kredi sözleşmesinde; kefalet tarihleri, kefalet türü ve kefalet miktarlarının sözleşmenin müteselsil kefili olarak imzası bulunan davalının eli ürünü olmadığı ve davalının dava konusu sözleşmedeki kefaletinin geçersiz olduğunun anlaşıldığı, şekil noksanlığını sonradan ileri sürmenin davalı yönünden hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemeyeceği- Güçlü konumda olan ve basiretli davranma yükümlülüğünde olan davacı bankanın, davalının kefaletinin, kanundaki düzenleme çerçevesinde şekil şartlarına uygun olarak alınması gerektiğini ve buna aykırı düzenlenen kefaletin geçerli olmayacağını bilecek durumda olduğu-
Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de davalı kooperatifin 29.11.2011 tarihli genel kurulunda gündemin 11. maddesi görüşülerek 2008-2009 iş yılında ortaklıktan ayrılan üyelerin ödemelerinin 1 yıl sonraya bırakılmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, bu kararın alacağın muacceliyet tarihini öteleyen bir işlem olduğu, bu karara istinaden davacının alacağını ancak 29.11.2012 tarihinden itibaren talep edebileceği ve zamanaşımının da bu tarihten itibaren başlayacağı, bu durumda TBK’nın 147. maddesine göre 5 yıllık zamanaşımının henüz dolmadığı-
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığından, alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması, davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceğinin ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği-
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde davacının elinde bulunduğunu ileri sürdüğü otomasyon sistemi ve malzeme bedellerinin davacı alacağı ile takas talebinde bulunduğu, TBK.'nun 139/1. maddesi hükmü nazara alındığında davacının bu talebinin değerlendirilmesi gerekeceği-
Bir çekin keşidecisi tarafından lehtar ya da hamilinden alınarak fiziken muhatap bankaya teslim edilmiş olmasının keşidecinin bu çeki lehtar veya hamilinden bedelini ödeyerek aldığını göstereceği-
Davalının, takip dayanağı olup mahkemeye ibraz edilen ve hükme esas alınan 8 adet bononun 3’ünde keşideci 5’inde avalist olduğu- Davalının ... olduğu bonolar 3 yıllık zamanaşımı dolunca kambiyo vasfını kaybetmiş olup, avalistin sorumluluğunun sona ermiş olduğu- Bu itibarla davalının avalist olduğu 5 adet bono nedeniyle avaliste karşı temel ilişkiye dayalı talepte bulunulması mümkün olmadığından, mahkemece sadece davalının keşideci olduğu 3 adet bono toplamı üzerinden davanın kabulüne, davalının avalist olduğu diğer 5 adet bono hakkında ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken 8 adet bononun toplamı üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı kefil tarafından imzalanan sözleşmede kefilin sorumluluk miktarı belirtilmiş olup kefilin kefalet limitini artırıcı başka bir işlemi olmadığından, bilirkişice davalı kefilin sorumluluğu bu miktarla sınırlı tutularak hesaplama yapılması gerektiği- Genel kredi sözleşmesi ticari nitelikte olduğundan ve TTK 8/1 maddesine göre ticari işlerde faiz oranının sözleşme ile serbestçe belirlenebileceği-