Davalının, davacının icra takibinin dayanağı faturasına itiraz etmediği, aksine faturaları benimseyerek kalan borcunun muaccel olmadığını belirtiğinden, takip ve dava konusu alacak miktarı davalı borçlu tarafından bilindiğinden, “likit” yani muayyen ve belirlenebilir nitelikte olduğu, davalının icra takibine itirazının da haksız olduğu gözetildiğinde, icra inkâr tazminatının yasal koşullarının oluştuğu- Takipten ve itirazın iptali davasından sonra, yargılama aşamasında davalının yaptığı kısmî ödemenin, TBK 102 gereğince takip ve dava konusu borç için yapıldığının kabul edilmesi; itirazın iptali davasında haklılık durumu takip tarihi itibariyle belirlendiğinden, yapılan bu ödemenin kararın infazı sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davası takip de taraf ehliyeti bulunmayan aynı hasıma karşı yapıldığından, davadaki taraf değişikliğinin itirazla duran takip sürecine etki edemeyeceği ve takibi en başından geçerli hâle getiremeyeceği, bu nedenle HMK 124'deki taraf değişikliğine ilişkin hükümlerin somut olayda uygulanabilirliği bulunmadığı-
Bir çekin lehtarı limited şirket ise, ilk cironun limited şirket adına kaşe basılarak üzerinin yetkili temsilci tarafından imzalanması yoluyla yapılması gerekeceği- Limited şirketin bu şekle uyarak senedin arka yüzünde peş peşe iki ayrı ciro yapması durumunda, ikinci cironun yetkili temsilci adına yapılmış şahsi sorumluluk doğuran yeni bir ciro olarak kabul edilmesinin mümkün olmayacağı-
Eser sözleşmesi gereğince davalı belediyenin diğer davalı yüklenici şirkete yaptırdığı perforje işlerinin Belediye Başkanlığının talimat ve onayı ile yapılıp teslim edilmesine rağmen ödenmeyen iş bedelinin tahsili- İtirazın iptâli- Alacak miktarı bilirkişi raporu da alınmak suretiyle yapılan yargılama sonucu belirlendiğinden likit bir alacak bulunduğundan söz edilemeyeceği-
İntifadan men koşulunun gerçekleşmesinin, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlı olduğu, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiasının her türlü delille kanıtlanabileceği-
Dava konusu taşınmaz her ne kadar tapuda “bahçeli ev ” vasfında kayıtlı ise de zeminde fiilen yığma muhdesatın bulunmamakta, takip konusu edilen dönemde davalı tarafından otopark işi için kullanıldığı sabit olduğundan, davalının mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetildiğinde davacı kayyım tarafından ecrimisil talep edilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında takip konusu dönemden sonraya ait kira sözleşmesi emsal kabul edilerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığı, bilirkişi tarafından re’sen emsal araştırması yapılıp takip talebinde talep edilen tarihi itibariyle taşınmazın getirebileceği kira parası belirlendikten sonra, müteakip dönem için 12 aylık ortalama ÜFE artış oranının yansıtılması suretiyle dava konusu taşınmazın aylık getirebileceği kira parasının belirlenmesi ve mahkemece bu belirlenen kira bedelinden az olmamak üzere ecrimisil bedeli takdir edilmesi gerekirken, hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
TBK m. 603 hükmünün bir ayni güvence türü olan ipoteklere uygulanamayacağı- İpotek tesis edilen taşınmazın aile konutu olup olmadığının araştırılarak aile konutu olmaması halinde taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilmesi için eş rızası alınmasının zorunlu olmadığının gözetilmesi gerektiği-
TBK'nın 508. maddesi gereğince, vekilin, vekil edeninin adına veya yararına yaptığı tüm işlerden dolayı hesap verme yükümlülüğü gereği, davalı araç satış bedelini aldıktan sonra davacıya ödeme yaptığını ispatla mükellef olduğu- Başka bir deyişle, davada ispat yükünün vekil olan davalıda olduğu- İlk derece mahkemesince, ispat yükü davalıda olduğu halde, yargılamanın 04/04/2017 tarihli celsesinde davacı tarafa yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususunda süre verilip, davacı tarafça yemin metni sunulması üzerine, davalının da yemin ettiği anlaşıldığı- Vekalet akdinde ispat yükü, vekile aittir ve yaptığı işlerin hesabını vermeye zorunlu olduğu- Bu nedenle ispat yükü kendisinde olmayan davacının, bu konuda karşı tarafa yemin teklif etmesi üzerine, davalının ettiği yemine değer verilemeyeceği- O halde, ilk derece mahkemesince; davalının ödemeyle ilgili delilleri sorulup hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Gerek savcılıktaki ifadelerde ve gerekse davaya karşı verilen cevaptaki beyanlarda, gerçek bir borç ilişkisi olmadığı belirtildiği dikkate alındığında kötü niyetin ispatlandığı kabul edilerek davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Rücuen tazminat davası-