Mahkemece, “taraflarca sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalıların murisini 24.09.1986 tarihinde vefat ettiği, vefatını müteakiben mirasçılar arasında yapılan 30.03.1987 tarihli miras taksim sözleşmesi gereğince davaya konu elektrik aboneliğinin bulunduğu taşınmazın mirasçılardan M.G. adına intikal ettiği, tapu kaydının 21.06.1999 tarihinde M.G. adına intikal ettirildiği ve 1985 yılından itibaren ticarethanenin vergi levhalarının incelenmesinde M.G. adına bulunduğu, bu tarihi müteakiben ödemelerin bu şahıs tarafından yapıldığı, davacı tarafından bu hususun bilindiği, buna rağmen davalı mirasçıları ve arkadaşları aleyhine takipte bulunması üzerine iş bu davanın açıldığı, davacı tarafın bu hususu bilmesi nedeniyle iyi niyetli bulunmadığı, miras taksim sözleşmesinin geçerli bulunduğu, buna bağlı olarak tapunun da intikal ettirildiği anlaşılmakla, davanın husumet yönünden reddine, davalı tarafın tazminat isteminin reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulu
Davalının abonesiz kaçak elektrik kullandığından bahisle uğranılan zararın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında, davalının elektrik abone sözleşmesi yapma yükümlülüğü bulunmasına rağmen, abone kaydı olmadan kaçak elektrik kullanması haksız fiil niteliğinde olduğuna göre, meydana gelen zararın, abone sözleşmesine dayalı elektrik kullanan kişilere uygulanan aynı tarifeden değil, Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği’ne göre hesaplanacak kaçak elektrik bedeline hükmedilmesinin gerekeceği, haksız fiilin yapma ya da yapmama şeklinde gerçekleşebileceği, haksız fiilin borç doğurmasının, taraflar arasındaki bir muameleye dayalı olmamasına bağlı olduğu-
Aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümlerin, kesinleşmedikçe takibe konu edilemeyecekleri, ayrıca, boşanma kararının eklentisi olan tazminat vs. alacaklara ilişkin hükümlerin de aynı kurala tabi oldukları, ancak, boşanma kararının kesinleşmesi halinde ise bu ilamla birlikte hükmedilmiş olsa bile kesinleşmeyen maddi ve manevi tazminata ilişkin hükmün, takibe konu edilmesinin olanaklı olduğu, yine, tedbir niteliğinde hükmedilen nafakanın da takibe konu edilmesinde buna ilişkin hükmün kesinleşmesinin aranmayacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında, mahkemece miktar belirtmeksizin davalının takibin ferilerine yönelik itirazın iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken bilirkişiye yaptırılan kapak hesabı üzerinden miktar ve tutar belirtmek suretiyle itirazın iptaline karar verilmesi doğru görülmediği gibi hükümde yer alan alacak tutarının feri kalemlere ilişkin olduğu gözetilmeden bu tutar üzerinden ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de isabetli bulunmadığı-
Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olup, vekil edenin avukatına ödeme borcunun da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğacağına ilişkin kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılması gerektiği, özellikle Medeni Kanunun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kuralının ihlaline izin verilmemesi gerektiği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Mahkemece; “takibe konu faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalı tarafından bu faturalara itiraz edilmediği” gerekçesiyle “davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının asıl alacak üzerinden iptaliyle takibin devamına, asıl alacağa, takip tarihinden itibaren %29 oranında geçmemek üzere reeskont faizi uygulanmasına ve davalının %40 oranında icra inkâr tazminatıyla sorumluluğuna” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davacı tarafından icra dairesinde takibe geçilmiş, itiraz üzerine süresinde itirazın iptali davası açılmıştır. İcra takibine itirazın, alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde İİK.’ nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası açıldığına göre, “icra dosyasının takipsiz bırakıldığı” gerekçesiyle işlemden kaldırılması mümkün değildir. İtirazın iptali davasına bakan mahkemece bu husus re’sen gözetilir. Zira itirazın iptali davası genel hükümlere göre görülen bir dava olup, icra dosyasının geçerliliğini koruyup, korumadığı dikkate alınarak itirazın iptali davası karara bağlanmalıdır. Mahkemece, bu yönler gözetilerek davacının, takip tarihi itibarıyla alacaklı olup olmadığı üzerinde durulup, bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile “karar ittihazına yer olmadığı” şeklinde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava tarihinden önce yapılmış olan ödemeler yönünden davanın açılmasında hukuki yarar yoktur. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-