Mahkemece, asıl borçlu şirketin çift imza ile temsil edilmesine rağmen genel kredi sözleşmesindeki asıl borçlu şirket hanesi altında bu şirketi temsilen davalının imzasının bulunduğu, ayrıca davalının kefil olarak da imza attığı, genel kredi sözleşmesinin şeklen geçersiz olmasına rağmen uygulanmış olması nedeniyle geçerli kabul edilmesi gerekeceği, davalı kefilin de bu durumu bilerek kefil olduğu, dolayısıyla kendisinin neden olduğu bu hukuki durumda kefaletin geçersizliğini ileri sürmenin hakkın kötüye kullanımını teşkil edeceği, kefilin kefalet limiti sınırları içerisinde kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olacağı, bilirkişi tarafından hesaplanan alacak miktarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İcra takibine yapılan itirazın iptali davasında borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinde tazminata hükmedileceği-
Takibe konu iş kazasından doğan manevi tazminat alacağının da İİK.'nun 179/b maddesinde sayılan imtiyazlı alacaklardan olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Borçlunun takibe itirazı giderilmeden alacaklının icra takip işlemi yapması mümkün olmadığı; bu nedenle borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmediği sürece hak düşürücü süreler ve zamanaşımı sürelerinin işlemeyeceği- TBK.' nun 154. maddesine göre, alacaklının icra takibine geçmesi ile zamanaşımının kesileceği ve zamanaşımının kesilmesi tarihinden itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı ve TBK. 156 uyarınca da icra takibi ile kesilen zamanaşımının takibe ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlayacağı-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda “İİK.’nun 50. maddesinin yollamasıyla HMK. ‘nun 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme olarak davalının ikametgâh mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olduğundan İzmir icra dairelerinin takipte yetkisiz olduğu” gerekçesiyle “yetkili icra dairesinde yapılmış icra takibi bulunmadığından davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; genel kredi sözleşmesinde her ne kadar taraflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkların halli için İstanbul icra daireleri ve mahkemeleri yetkili kılınmışsa da, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’ nun 17. maddesinde “yetki sözleşmesinin tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapılabileceği” düzenlenmiş olduğundan, eldeki dosyada sözleşmedeki yetki şartının tacir olmayan davalı kefili bağlamayacağı, uyuşmazlığa genel yetki hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre “davanın ya HMK.’nun 6. maddesine göre, davalının ikametgâhının bulunduğu İzmir mahkemelerinde ya da krediyi kullandıran banka şubesinin bulunduğu yerdeki Kadıköy mahkemelerinde açılması gerektiği halde, davanın İstanbul Asliye Ticaret mahkemesinde açıldığı, bu durumda seçim hakkının davalıya geçtiği, davalının ise yetkili yer olan İzmir mahkemelerini göstermiş olması nedeni ile, yetkili mahkemenin İzmir Ticaret Mahkemeleri olduğu” gerekçesiyle “mahkemenin yetkisizliğine karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili bulunan İzmir nöbetçi asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine” karar vermiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Bilirkişi tarafından da takipte talep edilen aylara ilişkin aidat borcunun ödendiği ve mahkemece de bu durum kabul edildiği halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, itirazın iptali davasındaki takip talepnamesi ile bağlılık ilkesi gözardı edilerek itirazın kısmen iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
6100 sayılı Yasa hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe girmiştir. Gider avansı dava şartlarından olup, davanın açılması sırasında alınması şart olmadığından mahkeme sonradan da bu eksikliğin kesin süre verilerek ikmal ettirebilir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, usulden reddedilmelidir. Dava şartı olmayan delil avansının davanın başında alınmasında zorunluluk olmayıp, delil avansının yatırılmaması dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine neden olmayacak, sadece avansı yatırılmayan delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacaktır. Mahkemece, delil ikamesi avansı ve gider avansının ayrı ayrı kalemler halinde belirlemesi ve yatırılmamasının hukuki sonuçları konusunda taraflara uyarı yapması gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-