Kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemi- Taleple bağlılık- İcra inkar tazminatı-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemi- Döviz cinsinden olan kredide temerrüt faizi, taleple bağlılık- Gider vergisi-
Tüzel kişiliğin sona ermesi için, tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiği, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirketin yeniden ihyası sağlanarak, tüzel kişilik aleyhine açılan davaya devam edilmesinin gerekeceği- Davalı şirketin tasfiyesinin sona erdiği tarihte sicilden terkin edilmiş olup, mahkemece davalı şirketin ihyası amacıyla davacı yana süre verilmesi, davacının bu davalının tasfiye memurları ve Ticaret Sicil Memurluğu aleyhine açacağı ihya davasının sonucunun beklenmesi, ihyaya ilişkin karar sunulduktan sonra, taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerektiği- Ticaret sicilinden terkin edilen davalı şirketin aleyhine infaz kabiliyeti olmayan hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Hüküm fıkrasında davacı lehine hükmolunan vekalet ücretinden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları nedeniyle tavzih yoluna başvurulduğu, mahkemece tavzih isteminin reddine karar verilmiş ise de bu husus hükmün birbirine aykırı fıkraları içermesi niteliğinde olduğundan, bu durumun tavzihi gerektirir hallerden olduğu, mahkemece tavzih isteminin kabulü ile çelişkili hüküm fıkrasının tavzihine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tavzih isteminin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği ve bozmayı gerektirdiği-
Husumet dava dışı şirkete yöneltilerek dava açılmış ve hüküm tesis edilmiş, bu karar gereğince hesaplanan tazminat işçiye sigortalı tarafından ödendiğinden iş davasında hasmın yanlış gösterilmesinin, sigortalının ödediği tazminatı sigorta şirketinden rücuen talep etmesinde hukuken engel bulunmadığı-
Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin nisbi vekalet ücreti hatalı belirlendiğinden kararın bu yönden düzeltilerek onanması gerektiği-
Ödünçten doğan uyuşmazlıkta, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine reddedilen dava değerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmayan AAÜT 13/3. maddesinde düzenlenen “maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez” hükmü gereğince vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- Davalı tarafından itiraz edilmeyen malın teslimine ilişkin faturalarda, teslim alan kısmında isim ve imzası bulunan kimsenin davalının eşi olduğu, işletme ile adı geçenin ilgilendiği ve faturalara konu malların davalıya usulüne uygun teslim edildiği anlaşıldığından davanın kabulü ile davalının icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesinin mümkün olduğu- Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcun tamamını öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmadığı ve böyle bir davayı açmakta hukukî yararının bulunmayacağı- Takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukukî yararın mevcut olmayacağı- Borçlunun takibe itirazından sonra yasal süresi içinde itirazın iptali davası açılması ve bu dava açılana kadar borçlu tarafından icra dosyasına ihtirazi kayıt konulmadan yapılan ödemeler veya alacaklının şahsına ya da onun gösterdiği üçüncü kişiye (kabul edilmek koşulu ile) haricen yapılan ödemelerin bulunması durumunda ise ödeme rızaen yapılmış olduğundan borçlunun bu ödemeler yönünden itirazından vazgeçtiğinin kabul edilmesi gerektiği- Ödemelerin alacaktan mahsubunda ise; takip tarihinde belirlenen asıl alacak, temerrüt faizi ve ferîleri toplamından mahsubu öncelikle Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak temerrüt faizinden yapılacağı, yani her bir ödeme tarihine kadar takip tarihinde belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri uygulanıp bulunan ve takip öncesi işleyen temerrüt faizi toplamından ödemenin düşülmesi, fazlası var ise asıl alacaktan mahsup edilerek belirlenecek olan asıl alacak miktarının bulunması gerektiği- Taraflar arasında düzenlenen harici taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca, davacı alıcı tarafından davalı satıcıya satış bedeli olarak ödenen 150.000 TL karşılığında davalının sebepsiz zenginleştiğinden bahisle, 150.000 TL’nin davalıdan tahsili istemiyle davaya konu icra takibinin başlatıldığı, davalının takibe vaki itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı; davalı borçlu tarafından takip sonrası borca mahsuben 02/01/2018 tarihinde 100.000 TL ve 06/02/2018 tarihinde ise 25.000 TL tutarında davacının hesabına ödemede bulunulduğu, bu hususun davacının da kabulünde olduğu anlaşıldığından davalının takibe vaki itirazının kısmen iptali ile takibin 150.000 TL asıl alacak üzerinden devamının talep edildiği, davalı borçlu tarafından takipten sonra ancak dava açılmadan önce borca mahsuben yapılan kısmi ödemenin toplam 125.000 TL olduğu, kısmi ödeme miktarınca davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı dikkate alınarak, yapılan kısmi ödemelerin öncelikle ödeme anına değin takip sonrası işlemiş faiz alacağına mahsup edilmesi, fazlasının ise asıl alacaktan mahsup edilerek dava tarihi itibariyle belirlenecek olan asıl alacak miktarı üzerinden hüküm tesisi ve yine icra inkar tazminatına da bu miktar üzerinden karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi kurulmasının doğru olmadığı-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde üst sınır ipoteğinde belirlenen limitin faiz ve diğer giderlerin üst sınırını aşamayacağı-