Takip talebine itiraz edilen alacaklının bir sene içinde açacağı itirazın iptali davası ile takibe yönelik itirazın iptalini sağlayabileceği- Bu yola başvurmayan alacaklının, ister 1 yıllık süre içinde, isterse daha sonra bir alacak (tahsil) davası açabileceği- İtirazın iptali olarak açılan davanın, alacak (tahsil) davası olarak nitelendirilmesi ve yargılamanın buna göre sonuçlandırılmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu halde mümeyyiz davalının bu itirazı üzerinde durulup takipte talep edilen faiz oranının ve hesaplanan işlemiş faize uygulanan oranın yerinde olup olmadığı konusunda gerekli araştırma ve incelemeye gidilmeksizin davalılar tarafından dava açılmasına sebebiyet verildiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Protokol ve asıl davanın davalısı-birleşen davanın davacısının sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığında karar verilmesi talebi üzerinde bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği-
Feragat dilekçesi kapsamında dosyanın bir hüküm kurulmak üzere İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verildiği-
Sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- Temliknameden sonra, temellük eden ile davalı arasında uzlaşma protokolü gözardı edilerek hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Faturaya dayalı cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- HMK m.222 kapsamında ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmesi için davalı yana ihtarlı davetiye tebliğ edilmesi ve ibrazı durumunda davalı defter ve kayıtları incelendikten sonra oluşacak sonuca göre, ibrazdan kaçınılması durumunda ise HMK m.222/son hükmü nazara alınarak bir karar verilmesi gerektiği-
'Usuli kazanılmış hak' diye tanımlanan ilkenin kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekeceği- Hâkimin değişmesinin dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki etmeyeceği- Somut olayda mahkemece; bozma kararına uyulduğu hâlde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmediği- Yargıtay ilamı ile, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, karar verilmek suretiyle davacının azil tarihinden sonra vekalet görevini ifa etmemiş olması nedeniyle tasarruf ettiği ya da diğer bir işte kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat ettiği şeylerin de ücretten indirilmesi gerektiğinin belirtildiği; bu durumda, bozma ilamının gereği yerine getirilmeden, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulmuş olmasının doğru görülmediği-
Bölge adliye mahkemesince, davalı tarafın ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabul edilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesi kararı tamamen kaldırılarak, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği- Bu husus göz ardı edilerek ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde; sadece ilk derece mahkemesince verilen ek kararın kaldırılmasına karar verilmesiyle yetinilerek, esas hakkında yeniden karar verilmemiş olmasının, usul ve kanuna aykırı olduğu-
Kredi kartı borcundan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı banka tarafından dava konusu alacağın şirkete temlik edilmesine karşılık bu durumun mahkemeye bildirilmediği ve temlike rağmen davanın temlik eden banka vekili tarafından takip edildiği ve hükmün temlik eden banka lehine tesis edildiği, temlik eden hakkında hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Ayrıca kabule göre de bilirkişinin konusunda uzman olmadığı, yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmesinin doğru görülmediği-
HMK 353/1-a'da 6 bent hâlinde sayılan hâllerde istinaf mahkemesinin verdiği esası incelemeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararlarının kesin olduğu, temyiz edilemeyeceği- "Bu madde gereğince kesin karardan bahsedilebilmesi için bölge adliye mahkemesinin işin esasına girmemesi gerektiği, somut olayda bölge adliye mahkemesince işin esasına girilerek tartışma yapıldığı, bu nedenle bölge adliye mahkemesi kararının kesin nitelikte olmadığı" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-