01.10.2011 tarihine kadar olan dönemde bankalarca kredi kartı hamilleri aleyhine açılan davalarda görevli mahkemenin, dava değerine göre genel mahkemeler sıfatıyla sulh veya asliye hukuk mahkemesi olacağı, bu tarihten sonraki davalarda ise 6100 sayılı HMK’nun 2/1. maddesi uyarınca davalara değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesinin bakacağı, bankalarca tacirlere verilen kredi kartlarıyla ilgili uyuşmazlıkların 6762 sayılı TTK'nun 4/1-6 (6102 sayılı TTK'nun 4/1-f) uyarınca asliye ticaret mahkemesinde görüleceği-
Davacı Banka'nın genel kredi sözleşmesinden doğan bir alacağının bulunup bulunmadığı uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile tespit edildikten sonra alacağın teminatı olan bonodan ne miktarda talepte bulunabileceği belirlenip uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, kazanılmış haklar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece yapılacak işin, dava konusu faturaların dayanağı olan irsaliyeler altındaki imzaların davalı eli mahsulü olup olmadığı yönünde imza incelemesi yaptırılarak iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller eksiksiz olarak değerlendirildikten sonra bir karar vermekten ibaret olması gerekeceği-
Yetkili icra dairesinde takip yapılmasının itirazın iptali davasının koşullarından biri olduğu, dava koşulunun mahkemece öncelikle gözetilip değerlendirilmesinin gerektiği-
Takip tarihi (12.11.2010) itibariyle yürürlükte bulunan yasa hükmü gereği, davacı lehine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği -Mahkemenin davalı borçlunun işlemiş faize açıkça ve ayrıca itiraz etmediği gerekçesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verildiği halde kendisini vekille temsil eden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece, işlemiş faiz istemi yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken bu istemin olaya uygun düşmeyen şekilde reddinde isabet bulunmadığı gibi, icra takibi dayanağının keşidecisi davacılar murisi olarak görünen, davalı şirket emrine düzenlenmiş olan çeklerdeki keşideci imzalarının davacılar murisine ait olmadığı halde bedellerinin davalı şirket tarafından tahsil edilmiş olduğu mahkemenin de kabulünde olmakla, bu durumda davalı yanın icra takibine itirazının haksız, takip konusu alacağın likit (bilinebilir, hesap edilebilir) olduğu gözden kaçırılarak davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin reddinde de isabet bulunmadığı-
Söz konusu tahsilat makbuzlarının incelenmesinde 10/08/2010, 13/08/2010,01/07/2010 ve 08/08/2010 tarihli olduğu, bu durumda bu kişinin tahsilat makbuz tarihlerinde davacı şirkette çalışmadığı anlaşıldığı gibi, söz konusu kişinin davacı adına para tahsil etmeye de yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece tüm bu hususlar değerlendirilmeksizin, tanığın soyut beyanı dikkate alınarak yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece kısmen davalının itirazın iptaline karar verildiğine ve talepte olduğuna göre, kabul edilen alacak yönünden, icra takibinin 6352 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce 21/06/2011 tarihinde başlatıldığı da gözönünde bulundurularak, davacı lehine %40 (şimdi %20) oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı bankanın davalı tarafından yapılan ödemelerden sonra kullanılan krediden bakiye alacağı olduğunu, davalıların ise borcun ödenmesi nedeniyle ipoteklerin fekkedildiğini iddia ettiği, mahkemece öncelikle, yapılan ödemeler sonucu davacı bankanın bakiye alacağı kalıp kalmadığının banka kayıtları üzerinde konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınıp saptanmasının gerektiği-