Mahkemece, işlemiş faiz istemi yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken bu istemin olaya uygun düşmeyen şekilde reddinde isabet bulunmadığı gibi, icra takibi dayanağının keşidecisi davacılar murisi olarak görünen, davalı şirket emrine düzenlenmiş olan çeklerdeki keşideci imzalarının davacılar murisine ait olmadığı halde bedellerinin davalı şirket tarafından tahsil edilmiş olduğu mahkemenin de kabulünde olmakla, bu durumda davalı yanın icra takibine itirazının haksız, takip konusu alacağın likit (bilinebilir, hesap edilebilir) olduğu gözden kaçırılarak davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin reddinde de isabet bulunmadığı-
Söz konusu tahsilat makbuzlarının incelenmesinde 10/08/2010, 13/08/2010,01/07/2010 ve 08/08/2010 tarihli olduğu, bu durumda bu kişinin tahsilat makbuz tarihlerinde davacı şirkette çalışmadığı anlaşıldığı gibi, söz konusu kişinin davacı adına para tahsil etmeye de yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece tüm bu hususlar değerlendirilmeksizin, tanığın soyut beyanı dikkate alınarak yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece kısmen davalının itirazın iptaline karar verildiğine ve talepte olduğuna göre, kabul edilen alacak yönünden, icra takibinin 6352 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce 21/06/2011 tarihinde başlatıldığı da gözönünde bulundurularak, davacı lehine %40 (şimdi %20) oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı bankanın davalı tarafından yapılan ödemelerden sonra kullanılan krediden bakiye alacağı olduğunu, davalıların ise borcun ödenmesi nedeniyle ipoteklerin fekkedildiğini iddia ettiği, mahkemece öncelikle, yapılan ödemeler sonucu davacı bankanın bakiye alacağı kalıp kalmadığının banka kayıtları üzerinde konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınıp saptanmasının gerektiği-
Kira alacağının tahsili için tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve tahliye istemi-
5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 44/2. maddesinde “Kart çıkaran kuruluşlar tarafından kart hamilleri aleyhine açılacak davalarda 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır” denildiği, o halde anılan bu yasa hükmü uyarınca uyuşmazlığın çözüm yerinin genel yetkili ve görevli asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Söz konusu çek davalı borçlu elinde bulunduğuna göre ödemenin varlığına karine teşkil edeceği-
Mahkemece, söz konusu talimatlardaki davalıya ait imzalara karşı çıkılmış olduğundan bu imzaların davalıya ait olup olmadığı üzerinde yeterince durulup, buna ilişkin başlatılan soruşturma olduğuna ilişkin iddia da dikkate alınması, ayrıca ihbar olunan şirketin tüm ticari defter ve kayıtları, konusunda uzman 3 kişilik bilirkişiye incelemeye tabi tutturularak, davacının bu şirketten talimat tarihleri de dikkate alınarak alacaklı olup olmadığı saptanarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Ceza mahkemesince saptanan maddi olgular, hukuk hakimini bağlayacağından, itirazın iptali davasına bakan mahkemece ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerektiği-
Davacının başlattığı icra takibinin tarihi 10/06/2010 olup, 6352 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile İİK'na eklenen geçici 10. maddesi uyarınca davacı lehine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinin anılan yasa hükmüne aykırı olduğu-