Mahkeme gerekçesinde ''...davalı temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı..'' denilmiş olmasına rağmen, kararın hüküm kısmında ''takibin 16.366-TL asıl alacak, 4.188,19-TL işlemiş faiz alacağı olarak devamına'' şeklinde hüküm tesis edilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu halin 6100 sayılı HMK'nun 297. maddesine aykırılık oluşturduğu-
Yerel mahkeme kararında davanın reddine ilişkin gerekçeler kararın yerinde gösterilmediği, bu halin Anayasa'nın 141, HUMK'nun 388 ve HMK'nun 297/c ve 27/c maddelerine aykırılık teşkil ettiği-
Davalı taraf ödeme definde bulunarak 16.07.2012 tarihli makbuz ekinde 31.08.2012 keşide tarihli çek ile borcu ödediğini ileri sürmüş ise de adı geçen çekin keşide tarihinin dosya içerisindeki örneğinden 31.01.2013 tarihli olarak düzeltildiğinin ve davacının çek üzerinde herhangi bir sıfatının bulunmadığının görüldüğü, bu durumda davalının ödeme savunmasını kanıtlayamadığı gözetilerek 15.000 TL yönünden de davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Ticari İşletme Rehni Kanunu'ndan kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davanın 01.02.2015 tarihinden itibaren Yargıtay 11.Hukuk Dairesi görev alanında olduğu- Temyiz incelemesi yapılmak üzere dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesinin, bir ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda işbölümü bakımından kendisini görevli görmez ise gerekçesiyle birlikte dosyayı Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna göndermesi gerektiği-
Mahkemece, faturalara konu olan nakliye şirketince teslimi gerçekleştirilen mal miktarı belirlenip, davacı şirketin satıştan dolayı alacağının tespit edilip, karşı davaya konu edilen tarafların kabulünde olan ödemenin de mahsubundan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
HMK'nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip (HMK. md. 117/3) maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise HMK'nun 163-164 maddelerinde açıklandığı görüldüğünden, icra takibinde, borçlunun icra dairesinin yetkisi ile birlikte borcun esasına da itiraz etmesi halinde, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz HMK'nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmeli ve bu bağlamda davacı yanın bu konuda açıklama ve ispat hakkı bulunduğu gözetilmesi gerekeceği,bu durumun HMK'nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olduğu-
Mahkemece verilen kararda HUMK'nun 388’inci (HMK m.297) maddesine aykırı davranılarak, davacının davalıya 1111 adet hayvan teslim etmesi gerektiği talebi gözetilmeden, 1101 adet hayvan teslim ettiği, teslim edilen hayvanlardan 472 tanesi kayıt dışı olduğu belirtilmesine rağmen teslim edildiği dahi gerekçede kabul edilmeyen 10 adet hayvanı da kapsar şekilde 482 adet hayvanın hukuki ayıplı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olup, dava konusu 10 adet hayvan yönünden karar yeterli gerekçeyi içermediği gibi, gerekçe de kendi içerisinde çelişecek şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalılar vekili süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğundan, mahkemece davalıların zamanaşımı def'i üzerinde durulup değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davalının kefaletinin geçerli olabilmesi için sözleşmenin yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olacağı muayyen miktarın (limitin) gösterilmesinin zorunlu olduğu-Sözleşmede kefalet limiti belirtilmediği gibi sözleşme içeriğinde kefilin sorumlu tutulacağı azami miktarın belirlenmesine yarayacak sözleşme limitine de yer verilmediğinden,davacı banka, davalı kefil açısından geçersiz olan bu sözleşmeye dayanarak davalıdan bir talepte bulunamayacağı-
Davacı tarafça düzenlenen faturaların itiraz edilmeden davalı taraf defterlerine işlendiği, alacağın her iki tarafın defterlerine de işlendiği anlaşılmakla, davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olduğu-