Mahkemece, Boyabat İcra Müdürlüğünün yetkili olmadığı ve ortada geçerli bir icra takibi bulunmadığı gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, icra dairesinin yetkili olup olmadığı incelenmeden ortada geçerli bir takip varmışçasına işin esasının incelenerek yazılı şekilde davanın kabulüne dair hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 20/b maddesinde, sözleşmenin uygulanması sırasında yüklenicinin 25. maddede sayılan yasak fiil ve davranışlarda bulunduğunun tespit edilmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların gelir kaydedileceği ve sözleşmenin feshedilerek hesabın genel hükümlere göre tasfiye edileceği düzenlenmiş olup anılan düzenlemeye göre kesin teminatın gelir kaydedilebilmesi için sözleşmenin uygulanması sırasında yüklenicinin yasak fiil ve davranışta bulunması yeterli görülmüş, ayrıca bu fiil ve davranıştan ötürü mahkum olması şartı aranmayacağı- Davalı-birleşen davada davacı iş sahibi idarenin dava konusu yapılan işlemlerinde kamu ihale mevzuatına ve sözleşmeye aykırılık bulunmadığından yüklenici tarafından açılan asıl davanın reddi, iş sahibi tarafından açılan birleşen davanın ise kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile aksine karar verilmesi doğru olmayacağı kararın bozulması gerekeceği-
Kooperatif aidat alacağının işlemiş faizi ile birlikte tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi- Davalının noter aracılığı ile gönderdiği istifa bildiriminin, davacı kooperatife tebliğ edildiği tarihte davalının istifasının gerçekleştiğinin kabulü gerektiği- İcra takibinde istifadan sonraki döneme ilişkin talepte bulunulduğu gözetilerek, davalının daireyi hangi tarihte sattığının tapu kaydı celbedilerek belirlenmesi, davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları ile bilançosu, gelir-gider cetvelleri, yönetim ve denetim kurulu raporlarının öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise ilgili Ticaret Sicil Memurluğu'ndan ya da anasözleşme gereğince Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü'nden celp edilerek, kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılması, davalı, istifadan sonra konutu kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden faydalanmış ise, bu faydalanmanın karşılığı olan genel giderlerden, ihtarname ile temerrüde düşürülmüş olması halinde, temerrüt tarihi ile ödeme tarihi arasındaki yasal oranda işlemiş temerrüt faizinden sorumlu olduğu, yani, davacı kooperatifin sadece bu miktarı, BK'nın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talep edebileceği gözetilerek, davalının kooperatife borcu olup olmadığının tespiti gerektiği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni oluşturacağı, bu durumda mahkemece yapılacak işin önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
Senet zamanaşımına uğramakla kambiyo senedi vasfını kaybettikten sonra, davacı tarafça bu kez ilamsız takibe girişmiş olup, zamanaşımına uğrayan senet, "yazılı delil başlangıcı" mahiyetinde olup alacak iddiasını dile getiren davacı tarafça temel ilişkinin yasal delillerle ispatı gerektiği- Davalı tarafın ikame ettiği menfi tespit davasının, istemin ve taraf yönlerinin farklılığı nedeniyle eldeki ilamsız takibe yönelik itirazın iptali davasında kesin hüküm teşkil etmeyeceği,  reddedilen menfi tespit davasındaki kararın ancak kuvvetli delil niteliği arz edeeceği- İspat yükü kendisine düşen davacı, taraflar için bağlayıcı olan protokol ile temel ilişkiyi ispat etmiş olduğundan, icra takibine konu istemlerin hukuka uygun olup olmadığının tespiti gerekeceği- Takibin dayanağı senedin asıl borçlusu davalı şirket olup, diğer davalının senette kefil sıfatıyla yer aldığı, Senet kambiyo senedi vasfını haiz olmamakla, kefilin sorumluluğu adi kefalet hükümlerine tabi olup, asıl borçluya karşı tüm tahsil imkanları tüketilmeden kefile yönelinemeyeceği- Davacının davalı şirketi takipten önce usule uygun şekilde temerrüde düşürdüğü iddia olunmadığından, bir borçlunun ancak alacaklının ihtarı ile temerrüde düşeceği gözetilerek, ancak takip tarihinden itibaren faiz istenebileceği; faizin KDV'sinin istenmesinin de yasal dayanağının bulunmadığı- Mahkemece verilen hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu-
İtirazın iptali istemine ilişkin davada; taraflar sözleşmenin 15. Maddesinde; kiracının kiralananı boşaltmak istemesi halinde 2 ay önceden ihbar şartı öngörmüş olup, davalı kiracı kiralananı ihbar koşuluna uygun olarak tahliye ettiğini kanıtlayamadığından, makul sürenin tarafların kararlaştırdığı 2 ay olduğunun kabulü gerekeceği; mahkemece kiralananın teslim tarihinden itibaren 2 aylık kira bedeline hükmedilmesi gerektiği-
Kooperatif aidat alacağının tahsiline ilişkin takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkin davada, dava konusu yapılan alacakla ilgili TBK. mad. 120/2 'deki işlemiş faiz borcunun, yazılı oran aşılmadan hesaplanması gerektiği- İİK. mad. 67 uyarınca davacı lehine sadece asıl alacak üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Kiralananın davalı tarafından tahliye edildiğinin kabul edilebilmesi için, kiralananın boşaltılarak, anahtarın kiralayana usulüne uygun olarak teslim edilmesinin zorunlu olduğu, kiralananın anahtarının usulüne uygun şekilde kiralayan davacıya teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğünün davalı kiracıya ait olduğu, kiralayanın anahtarı almaktan kaçınması halinde kiracının tevdi mahalli tayini isteyip tayin edilecek yere ya da notere anahtarı teslim etmesi ve teslim keyfiyetinin kiraya verene bilidirilmesi gerekeceği, anahtar teslim edilmediği sürece kiralananın kiracının işgalinde olduğunun ve kiracının usulünce anahtarın teslim edildiği tarihe kadar olan kira paralarından ve aidat alacağından sorumlu olacağının kabulü gerekeceği, anahtar teslimi hukuki bir işlem olup, bunun ancak kesin delille kanıtlanması gerekeceği-
Tüketici kredisinden kaynaklı olan ve hesap kat edilen alacağın miktarı davalı yanca bilinebilir olmakla, artık dava konusu alacağın likit olduğunun da kabulü gerekeceği, hal böyle olunca kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, hüküm altına alınan alacağın %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 s. K. uyarınca yapılan değişiklikle, icra inkar tazminatının %20'den aşağı olmamak üzere belirlenmesi gerektiği, ancak 16.05.2012 tarihinde başlatılan icra takbine yapılan itiraz üzerine; davacı lehine %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı takdir edilmesi gerektiği-