İtirazın iptali için açılan davada, mahkemenin görevinin, itiraz edilen takip konusu alacak miktarına göre belirleneceği– NOT: Yeni HMK' nun 2. maddesinde "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir" (HMK 2/1) denilmiş olduğundan, bundan böyle itirazın iptali davalarına alacak miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinde bakılacaktır..
İpotekli alacaklının, «asıl borçlu» hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte bulunduktan sonra, aynı alacak için, «müteselsil kefiller» hakkında takipte bulunabileceği–
Açılan “tahsil” (ya da “itirazın iptali”) davası sırasında, davalı tarafından “olumsuz tesbit davası”nın açılmış olduğunun öğrenilmesi üzerine, ya bu davanın sonucunun beklenmesi veya görülmekte olan dava içinde savunma olarak ileri sürülen hususu isbat etmesi için imkan tanınması gerekeceği-
Açılan davanın, İİK’nun 67/I-III’e dayanan «itirazın iptali davası» mı, İİK’ nun 67/V’e dayanan (genel hükümlere göre açılan) «alacak (tahsil) davası» mı olduğunun dilekçeden açık olarak anlaşılmaması - örneğin; dilekçede hem «itirazın iptali»nin ve hem de «alacağın tahsili»nin istenmiş olması halinde isteğinin hangisi olduğu hususunun davacıya açıklattırılması gerekeceği–
Tarafları tacir olan “tahsil davaları”nda “itirazın iptali” davalarında olduğu gibi ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak uyuşmazlığın çözümlenebileceği-
İcra takibi sırasında zamanaşımı itirazında bulunmamış olan borçlunun, aleyhine açılan itirazın iptali davasında -cevap dilekçesinde- zamanaşımı itirazında bulunabileceği–
Mahkemece icra inkâr tazminatının miktarı davalıya açıklattırılarak, gerekli harcın yatırtılmadığı anlaşıldığından, davacıya takip konusu alacağa göre istediği inkâr tazminatı miktarının açıklattırılması, harcının alınması ve hüküm altına alınan alacak üzerinden icra inkâr tazminatı ödenmesine karar verilmesi gerekeceği-
İş mahkemesinde de «itirazın iptali» davası açılarak inkâr tazminatı istenebileceği–
Çek borç ikrarını içeren bir belge olmadığından, ciro yoluyla çeke hâmil olan kimsenin, kendisi ile doğrudan bir hukuki ilişkisi bulunmayan keşideci hakkında çek bedelinden dolayı dava açamayacağı (sadece çeki kendisine ciro eden kimseye karşı, aralarındaki ilişkiye dayanarak dava açabileceği)–
İtirazın iptali davası sonunda verilen kararın sadece «inkâr tazminatı» yönünden temyiz edilmiş olması halinde hükmedilen miktar üzerinden değil, inkâr tazminatı miktarı üzerinden temyiz harcının alınması gerekeceği–