Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı, bu nedenle, davacı eş yararına maddi tazminat verilmesi gerektiği-
Tarafların müşterek çocuklarının üç kez ameliyat olmasına rağmen davalı (koca)'nın bununla ilgilenmediği, aralarında çıkan bir tartışma sırasında da kadının sığındığı odanın kapısını kırmak suretiyle kadın üzerinde ciddi bir korku yarattığı anlaşıldığından bu olayların davacı (kadın)'ın kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği açık olup tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK md. 4, TBK 50,51,52,58) dikkate alınarak davacı (kadın) yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda; maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eşin maddi desteğini yitirdiği ve bu olayların davalının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davalı (koca) yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Kiralanan araç bedeli ile kira alacağı ve mahrum kalınan kâr istemine ilişkin davada, davacı kiraya verenin öncelikle ilgili sigorta şirketine başvurarak araç bedelini talep edip başvuru neticesine göre sigorta şirketini hasım göstererek dava yoluyla araç bedelini istemesi gerekirken bu yol tüketilmeden araç bedelinin doğrudan kiracıdan talep edilmesinin mümkün olmadığı-
İdare’nin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği- Dava konusu taşınmazdan davalı şirket tarafından malzeme alınması nedeniyle doğan zararın ödetilmesine ilişkin olarak, alınan malzemenin yeniden temin edilerek taşınması ve yerine serilmesi giderleri saptanmak suretiyle eski hale getirme bedelinin saptanması gerektiği- Tazminat sorumluluğunun kapsamı, gerçek zarar ile sınırlı olup; zararın da, haksız eylemden önceki ve sonraki durum arasındaki farktan ibaret olduğı, dava konusu olayda, alınan malzemeler nedeniyle taşınmazların aynına zarar verilmiş olup; zarar miktarının, taşınmazın sürüm (rayiç) değerini geçmemesi gerekeceği ve taşınmazın sürüm (rayiç) değerinin belirlenmesinin; eski hale getirme masrafları ile kıyaslanması ve az olan miktara hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının, pişmanlık hükümleri kapsamında ek beyanname vererek ödediği miktar, olağan olarak ödenmesi gereken vergi miktarından fazla olup olmadığı belirlenip fazla ödenen miktar belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekip uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığından davada uygulanacak olan faiz ölçüsü avans faizi olmayıp yasal faiz olduğu-
Zararın gerçek miktarı davacı tarafından ispatlanamasa bile hakim tarafından hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedilebileceği, 90 gün süreyle geçici iş görmezlik halinde kalan davacının gelir durumu ile ilgili bir belge sunmaması da gözetilerek, olay tarihindeki asgari ücret üzerinden hesaplanacak geçici iş göremezlik zararına hükmedilmesi gerekeceği- Davacının (silahla) yaralanma derecesi de gözetilerek daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Bozmaya uyularak karar verilmiş olması karşısında davalı yararına usuli kazanılmış hak doğacağı- Yapıldığı sabit olan imalatların, davacılar yönünden tamamen yararsız bulunması yerine, mahkemece,davalı tarafından yapılan imalatların değeri takdiren belirlenerek ve bu miktarın, davacılar yararına hesaplanan tazminat miktarından mahsup edilerek hüküm kurulması gerektiği-
Davalıların, davacıya karşı silahla yaralama suçunu işledikleri anlaşılmakta olup, olgular gözetilerek davacı yararına uygun bir tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında, davacı (kadın) yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarı az olduğundan, daha uygun miktarda bir tazminata hükmedilmesi gerekeceği- Müşterek çocuklarla anne arasında kişisel ilişki düzenlenirken, çocukların üstün yararı yanında annelik duygularının da dikkate alınması gerektiği-