BK. 42/1'e (TBK m.50) göre zararın ispatının davacıda olduğu, kural olarak davacı, uğranılan zararın hem varlığını, hem de miktarını ispat etmekle yükümlü olduğu, ancak, bir şeyin telef olmasında zarar miktarını ispat etmenin çok zor olduğundan bu ispatın zarar görenden beklenemeyeceği, hakim BK. 42/2 (TBK m.50) gereğince olayların normal akışını, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, almış olduğu tedbirleri göz önünde tutarak zarar miktarını hakkaniyet esaslarına göre tespit edeceği, bu halde zararın varlık ve miktarının tespitinde hakimin geniş bir takdir yetkisine sahip olduğu, hakimin buradaki takdir yetkisinin, zararın ispatına ilişkin delillerin takdiriyle ilgili olduğu, zarar miktarının belirlenmesinde haksız fiilin işlendiği andaki durumun göz önünde tutulacağı-
Davalı şirket tarafından üretilen toplam ayakkabı model sayısı dava konusu modeller ile orantılanmak suretiyle yapılan maddi tazminat hesabında davalı tarafından üretilen modellerin diğer modellerden fiyat ve kalite farkının olup olmadığı belirtilmeyip, davalının tüm modellerden eşit kazanç elde ettiği kabulüne göre maddi tazminatın ve manevi tazminatın belirlenemeyeceği- Uyuşmazlık konusu ayakkabı modellerinin nitelik ve özellikleri de gözetilerek bulunacak piyasa rayici üzerinden yapılacak hesaplama sonucu davalı tarafça dava konusu modellerden elde edilen net kazancın belirlenerek TBK'nın 50'nci maddesi uyarınca hakkaniyete uygun bir maddi tazminatın ve buna bağlı olarak da manevi tazminatın belirlenmesi gerektiği-
Davalı tarafın terzilik yaptığı sabit olup; uyuşmazlığın davacının davalı eşin yanında birlikte terzilik işinde çalışıp çalışmadığına ilişkin olduğu- Bu durumun davalının kardeşi ve yengesi olan bir kısım davacı tanıklarının beyanlarında da doğrulandığı, buradan hareketle arsa ve binanın edinilmesinde davacının da çalışması ile katkısının olduğu- Ne var ki; dosya kapsamında eşin taşınmazın edinilmesindeki bu katkının oranını tespite yeterli veri de olmadığı- Bu durumda mahkemece yapılması gereken işin TMK 4. ve TBK 50. maddeleri uyarınca, hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilmesi, talep miktarı da gözetilerek bu oranın taşınmazın arsa ve bina dâhil dava tarihi itibariyle tespit edilecek toplam değeri ile çarpımı sonucu bulunacak miktara hükmedilmesi olduğu-
İhbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada; ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacının çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, hak kazandığı yıllık izin süresini ve kaç gün ücretli izin kullandığını belirleyebilecek durumda olduğu; bu halde ihbar tazminatı ile yıllık izin alacaklarının, belirsiz alacak olmadığı; dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri-
Davacı şirketin davalı banka nezdinde bulunan hesabından internet bankacılığı yolu ile 3. kişi hesabına aktarılan bedelin iadesi istemine ilişkin davada, davalı banka tarafından davacı şirket yetkilisi telefonla aranarak ''hesabınızdan para çıkışı oldu, bilginiz dahilinde mi 16.000 lira'' diye kendisine sorulup, davacı şirket yetkilisinin ''evet'' yanıtı vererek işlemi onaylayıp davalı bankaya kusur izafe edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Yıllık izin, ikramiye, hafta tatili, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile ücret alacaklarının ödetilmesine alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, davacı tarafından dava belirsiz alacak davası şeklinde açılmış ise de somut olayın özelliklerine göre davacının fazla çalışma ücreti ve bunun %5 fazlası alacağı, hafta tatili ücreti ve bunun %5 fazlası alacağı ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve bunun %5 fazlası alacakları ile ücretin %5 fazlası alacağı dışındaki talepler yönünden belirsiz alacak davası açılabilmesi koşullarının bulunmadığı ve söz konusu talepler dışındaki taleplerin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı iddia ettiği işe giriş tarihini ispat edememiş olup, dosyada yer alan davacının davalı adına haber yaptığına dair internet gazete çıktılarına göre konunun değerlendirilmesinin gerektiği-
Davacı tarafça iş makinasının daha önceki dönemlerde çalışma sürelerine dair herhangi bir fatura veya delil ibraz edilmemiş olup, iş makinalarının çalışma şartları gözetildiğinde tatil günleri haricinde de her gün iş bulacağı ve bulsa bile günlük 8 saat kesintisiz çalışacağının kabulünün mümkün olmadığı, mahkemece yapılan araştırma ve alınan bilirkişi raporu sonucu, söz konusu zarar miktarı tam olarak tespit edilemediğinden, zarar miktarının hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi gerektiği-
Haksız haciz ve yedieminlik görevini suistimal nedeniyle tazminat istemine ilişkin olarak, davacının maddi tazminat olarak aracın değerini talep ettiği ve fiili haciz tarihinden itibaren faiz yürütülmesini istediği gözetildiğinde; aracın haciz tarihindeki değerinin haciz tarihinden itibaren faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı, yıpranma primi farkı, ilave tediye ve akdi ikramiye farkı alacakları bakımından; talep içeriğinden de açıkça anlaşıldığı üzere, davacı sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yaralanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken ücret farkı, yıpranma primi farkı, ilave tediye ve akdi ikramiye farkı tutarını iş yerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olmadığından, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı ücret farkı, yıpranma primi farkı, ilave tediye ve akdi ikramiye farkı alacaklarının, belirsiz alacak olmadığı-
Gerçek zararın, mal varlığının haksız eylemden önceki duruma gelmesi, bir başka anlatımla haksız eylem meydana gelmeseydi ne durumda olacaksa o duruma getirilmesi için gerekli olan tutar olduğu- Eksik yatan gelir vergisinin, kanunen ödenmesi zorunlu olan borçlardan olup davalının haksız eylemi ile ortaya çıkan bir sonuç olmadığından gerçek zarar kapsamında olmadığı-